Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 11. Sayı (Kasım-Aralık 2007)

görünüş yen insanları avlayan, üstüne üstlük, "sinsi katil" yerine "keskin nişancı" diye adlandırılıp bir de onurlandırılan yaratık sizce yürekli, mert olabilir mi? Kaldı ki tek bir tetik ya da düğme ile yönlendirilebilen güç günümüzde artık sınırsız. O, gazetelerde "yüzen şehir" benzetmesi yapılan gemiler, bin kişilik devasa uçaklar bugün, küçük çocukların ekran karşısında atari oynarken sağasola, ileri-geri büktükleri küçük oyun çubuklarıyla yönetiliyor. Uzaktan her şey oyun gibi gelir, gerçeklikten uzaklaşır. Bilimsel alandaki katkısı tartışılmaz olan bilişim teknolojisi ve bilgisayar, ne yazık ki pek çok konuda insanlığı, deyim yerindeyse insanlıktan uzaklaştırdı. "Sanal gerçeklik" gibi çok tehlikeli amaçlar için kullanılmaya açık bir kavram, gündelik yaşantımıza yerleşti. Ölmek, öldürmek sözcükleri, kızmabirader ve tavla oyunundaki "yanma", "mars etme"nin yerini aldı. Araba sürmeyi, çocukken ekran başında gayet iyi öğrendiğine inanan, oyunda yaptığı her kazadan sonra, nasıl olsa yeni bir araba ve yeni bir yaşam hakkına tek bir tuşa basmakla hak kazanacağından emin olan ve sanal dünya sınırları içinde bir türlü büyüyemeden gerçek dünyanın yollarına çıkan kamikaze sürücüler ortalığı sardı! Mimarlık okullarında henüz 1. ya da 2. sınıfta okuyan öğrencilerden dönem ödevlerinde, kentlerin yaşayan mahallelerini ekran başında "delete" edip, yerine sanal dünyanın bin yataklı hastanelerini, muazzam alışveriş merkezlerini, gökdelen konut alanlarını koymaları isteniyor. Onlar da zaten bilgisayar karşısında geçmiş çocukluklarının doğal uzantısı olarak algıladıkları bu görevi sorgulamadan yerine getiriyorlar ... Okul bitince, başlayan çalışma hayatında da -iş bulabilenler için- sanallık sürebiliyor. Bugün, çoğunlukla uydu fotoğrafından "indirilen" arsa üzerine çeşitli yazılımlar sayesinde gerçekmişçesine canlı görünen tasarımları oturtup yapılan şey "mimarlık" sayılıyor. Rusya'nın, Ukrayna'nın birçok bölgesinde tasarımı uygulanmış, ama oraların çoğuna ayak basmamış mimarlar tanıyorum. "Tele-kumandalı mimarlık" sayesinde, para kazanma hırsıyla gözü dönmüş girişimci, belki de tek başlarına duyarlı ve sorumluluk sahibi olan nice mimarı, kötü amaçlarına aracı kılabiliyor! Doğa ile mertçe karşı karşıya gelmek zorunda kalmadan ve -uzaktan tüfekle ateş etmenin kolaycılığıyla- pek çok meslektaşımız, 2B'lerin, tarım alanlarının, kıyıların talan edilmesi suçlarına ortak olabiliyor. Oysa mimarlık ne doyurucu (kazanç anlamında değil!) meslektir ... İnşaat yapacağın yeri görerek, içinde yaşayan canlılarını, sürekli esen yelini, bitkisini, iklimini, geçmişini öğrenip tanıyarak, kafanda canlandırdığın, işlevsel ve kalıcı bir yapıt gerçekleştirebilmenin mutluluğu ne büyüktür! Priene'nin doğasına yakışan, hiçbir zaman kalabalıklaşmak istememiş bu antik kentin insanı boyutuna uygun tapınağını çizen Piteos'u; -en görkemlilerini herkes biliyor-en alçak gönüllü yapıtlarında bile işlevsellik, incelik ve çevre ile uyum kaygısından ödün vermemiş Mimar Sinan'ı; depremlerle sürekli beşik gibi sallanan ülkelerinde yüzyıllardır esnek, hafif ve yıkılmayan o zarif pagodaları gerçekleştirmiş Japon yapı sanatçılarını düşünmek bile zaman zaman kararan içimizin aydınlanmasına yetiyor. Ne yazık ki bugün ülkemizde mimarlık, asal işlevlerinden arındırılmış, sadece araziyi arsaya, arsayı da paraya dönüştürme zincirinin son halkası olarak algılanıyor. Mimarlığın "kalıcı olma" umudundan beslendiği bilinir: bugünün Türkiyeli mimarı için ne boş hayal! Betonarme depreme dayanmazmış? Varsın yıkılsın, yerine daha bir rantlısını yaparız! Avrupa'da 250-300 yıllık opera binaları ışılışıl. Biz 50 yıllık "köhne" kültür merkezimizden hele bir kurtulalım, sonra düşünürüz... Adnan Menderes, her şeyden önce bir Roma kenti olmanın özelliklerini Osmanlı döneminde de koruyabilmiş İstanbul'un tarihi yarımadasında, dere tepe dümdüz giderek büyük yıkımlar yapmıştı. Onun ardılları olmakla övünenlerden farklı bir yaklaşım beklemek ne denli gerçekçidir?.. "- Yalıtım sektörübu dergiyiokuyor... yalıtım Yapı ve yalıtım profesyonelleridnein 26 ÇAT&I CEPHEK•ASIM-ARA2L0IK0/7 DoöaSektöre! Yayın Grubu Ali Nazım Sok.No:30 Koşuyolu, 34718 Kadıköy/ isıanbul T:(0216)3278010 F:(02163) 277925 reklam@dogayayin.com • www.dogayayin.com y ~- dsyg

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=