~ makale dür. Kimlik gibi soyut bir kavramın toplu konut tipolojisiyle bağını kurmak için kimliği oluşturan birtakım yan girdilerin öneminden de söz etmek gerekmektedir. Konut endüstrisinde son yüz yılda her geçen gün bir yenisi sunulan malzemeleri endüstriyel yöntemler ve teknoloji, enerji krizi, hava kirliliği, küresel ısınma ve bağlı olarak tasarım sürecindeki farklı yaklaşımlar, mimarlık-mühendislik mesleğinin gün geçtikçe sorumluluğunu artırmaktadır. Bina tasarımı ve yapım endüstrisinde rol alan mimar, mühendis, yüklenici, yapı malzemesi üreticileri, bina sahipleri, yöneticiler ve şartname yazarları gibi kişilerin gerçekte ana hedefi bir projeyi zamanında, doğru, ekonomik ve kaliteli biçimde tamamlamak olmalıdır. Bitmiş bir yapının kullanıldığı süre boyunca ilk günkü performansını sürdürebilmesi de önemlidir. Bu nedenle, projenin tasarım ve yapım maliyeti kadar, bakım ve onarım maliyeti de en aza inecek şekilde, dünya ve ulusal malzeme kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılması sağlanmalıdır. Yapı malzemesi sanayisi ülkemiz sanayiinin yaklaşık % 10'unu oluşturmaktadır. Öte yandan bir tasarımın gerçekleştirilmesinde malzeme maliyetinin inşaatın toplam maliyetinin büyük bir yüzdesini oluşturduğu da bilinmektedir. Bu bağlamda projenin maliyetinde etkili olan malzeme ve elemanların üretim, uygulama kullanımlarındaki özellik ve davranışlarının bilinmesi ve alternatif malzemeler arasından en uygun ve ekonomik olanın seçilmesi önem kazanır. Her geçen gün bir yenisi piyasaya sürülen yapı malzemesi, ürünü ve elemanları hakkında doğru, yeterli, zamanında ve belli bir düzende bilgi elde edilmesindeki zorluk bu seçimin yapılabilmesinde önemli bir engeldir. Geleneksel toplumlarda yüzyıllar içinde oluşmuş kültürel ideolojiler birlikteliğinde şekillenen konut anlayış ve kullanımının, çağımızda yeni bir ideoloji ve yeni teknolojiler beraberinde kullanımı toplu konutta kimlik sorununu gündeme getirmiştir. Toplumlara özgü tekrar eden konut plan tipleri ve malzemelerine rağmen geleneksel konutlarda bu düzenin sıradanlık, tek düzeli olarak nitelendirilmemesinin, genel beğeni düzeyine hitap etmesinin nedenlerinden 46 ÇAT&I CEPH•EKASIM-ARAL2I0K0/ 7 biri de kuşkusuz birlik içinde çokluktan kaynaklanan yaratıcı zenginliktir. Bu temel kabul çerçevesinde yaşamın getirisi birlikteliğinde, bir takım farklılıklarla tekrarlanan her plan şemasında, bütünü bozmadan kullanıcının katmış olduğu çeşitlilik konut kimliğinin oluşumunu sağlamıştır. Geleneksel kültürlerde yaşamın gereklilikleri ile oluşmuş grup kimliği baskındır, kişilere özgü bir kimlik arayışı söz konusu değildir. Buna göre kimlik, dışarıdan bakıldığında negatif veya pozitif olarak algılanabilir [3]. Birbirinin aynısı birimlerin tekrarı ile oluşmuş günümüz toplu konut yerleşimleri, şema niteliğinde kalmıştır ve negatif kimliğe sahiptirler. Bugüne kadar yapılmış pek çok toplu konut çözümlerinde işlevsellik, faydacılık ön planda tutulmuş, bireyin fiziksel ihtiyaçlarını karşılaması esas alınmıştır. Modern öğretiyi savunan tasarımcılara göre, işlevin ana öğe olduğu konut çözümlerinde teknoloji faydaları ile gelenekselden farklı, yaratıcı çözümlere ulaşmak mümkündür. Bu çözümlerde kültürel süreklilik yoktur, çünkü işlev ve teknoloji toplu konutu biçimlendirmektedir. Tasarımcıları tarafından özellikle tipleştirilen, prefabrike modüller ile çoğaltılabilen toplu konut projeleri, modern kuramlara göre oluşan biçimleriyle bireyin ruhsal (manevi) ihtiyaçlarına cevap vermekte yetersiz kalmıştır. Geleneksel konutta kültürel sürekliliği nesnelere yükledikleri soyut anlamlarla devam ettiren birey için modern toplu konut örnekleri aynı şeyi ifade etmemiştir. Gelenekselde, kültürün ve kullanıcı isteklerinin birlikte yoğrularak yapılanmış çevrenin şekillendiği göz önüne alınırsa, toplu konutta tasarımcının içgüdü ve keyfi istekleri doğrultusunda ortaya koyduğu, bir toplumun ya da bireylerinin değil, ancak mimarın kendi kimliğini görmek mümkün olacaktır. Rapaport'a göre çağdaş Batı kültüründe kişisel kimlik daha ön plandadır ve bu anlamda konut, kişinin kendini sembolize ettiği bir elemandır [3]. Bir mimarın kendi istekleri doğrultusunda da olsa, kişi bu toplu sunumda kendini ön plana çıkartarak bir takım küçük ipuçlarında kendi kimliğini gösterme şansına sahip olabilmektedir. Çağdaş konut kullanıcıları konutlarını, tasarımcı tarafından göz ardı edilmiş veya zaman içerisinde farklılaşan ihtiyaçları doğrultusunda revize ederler [4] [5] [6]. Bu revizyonları yaparken aynı zamanda yaşadıkları mekanı kişiselleştirme adına ona kendi kimliklerini yansıtmaya çalışırlar [7] [8] [9] [1O]. Fakat toplu konutta kişinin, başkası tarafından tasarlanmış bir grup içindeki sıradanlıktan bireysel olarak kendini göstermesi ile gelenekseldeki grup kimliğinin kendisini var etmesi arasında farklılıklar vardır. İnsanoğlu ürettiği her nesneye ister geleneksel, ister teknolojik olsun, kültürel bir anlam yüklemektedir. Modern toplu konutta da görülmesi istenen bu toplumsal değerler olmuştur. Oysa modernizm, kültürel sürekliliği reddederek, toplu konut uygulamalarında toplum ve bireyin kimliğini yadsımıştır. Fakat her ne kadar, yaratmak istediği evrensellikle birey veya gruplar arasındaki farklılıkları silmeye çalışan modernizmin kimliği yadsıdığı, geçmişi hatırlatan her türlü bağı kopartma gayreti içinde olduğu söylense de "kimlik" modern bir kavramdır. Modern, kendi kimliğini genellikle, geleneksel olandan farklılaştırarak yapar ve kimlik her zaman farklılıkların olduğu yerde şekillenir. SOSYO-EKONOMİK DURUM VE TOPLU KONUT Modern çağla beraber konutta değişim, birden çok nedene dayanmaktadır. Öncelikle endüstrileşen kentlerdeki yoğun konut ihtiyacı kitlesel üretime dayalı toplu konut çözümlerine dayanmıştır. Türkiye'de toplu konut uzun yıllar devlet tarafından organize edilmesi gereken bir yapı bütünü olarak görülmemiştir. Batının kamu destekli organizasyonları ile şekillenen toplu konut kimliği, ülkemizde uzun yıllar özel kesim, kamu kesimi ve kooperatifler yoluyla yürütülmüş, merkezi bir kontrol mekanizması işlemediğinden özel kesimde ve kamu kesiminde birbirinden bağımsız uygulamalar ile farklı toplu konut çözümleri ortaya çıkmıştır. Türkiye'de özellikle 80 sonrası artan toplu konut olgusu özel girişimcilerin bu işe el atmasıyla farklı bir boyuta ulaşmıştır. Özel girişimciler, gelir seviyesi orta, orta-üst ve
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=