kamusal alan, aynı zamanda birçok yaşamın kesiştiği bir etkinlik alanı olma özelliğine sahip. Strüktürün gücü, biçimsel özelliğinin yanı sıra, çevreyle kurduğu ilişki ve ürettiği yaşamsal zenginlikten kaynaklanıyor. Kompleks genelde yalın bir forma sahip olmasının yanı sıra çok kararlı bir çizgiyi de barındıyor. Kuleler arasındaki çelik ve 1 Y. Mimar Ali Bahadır Erdin w :ı: o. w (.) .. ~ <> @ cam konstrüksiyon taklar, koruyuculuğunu kucaklayıcı bir biçimde sunarken rengi ve formu ile de davetkar bir yapı oluşturuyor. Proje iki kule ve ardında kulelerin uzantısı olan çarşı binasından oluşuyor. İlk fark edilecek etki ezmeyen yüksekliği, geriye çekilmişliği ve bu hareketindeki çevreye duyarlılığı. Kulelerin atriyum cephelerini oluşturan camlar Türkiye'nin en yüksek cam cephesi olması nedeniyle mühendislik literatüründe yerini almış. Kuleler 25 kattan oluşuyor. İki atriyum da 11 derece geriye yatık. Binanın iki ay içinde hizmete açılması bekleniyor. Kempinski Residences Astoria'da, Kempinski'nin işlettiği ve atriyuma bakan kiralık rezidanslarve 12. kattan sonra yer alan satılık rezidanslar olmak üzere toplam 160 daire bulunuyor. Binanın sokakta kalan giriş bölümünde kateler ve restoranlar yer alıyor. Bu öğeler, sokaktan geçen insanları çarşının içine çekmek için düşünülmüş. Toplam 120 bin metrekarelik bir alana yayılan rezidans, 5 katlı alışveriş merkezi, 1000 araçlık otoparkı, eğlence bölümü, yüzme havuzuve bir spor salonuylahizmet verecek. Binanın cephesinde mümkün olduğunca az derz çizgisi yaratmak ve yalın bir kütle oluşturmak için prekast elemanlar kullanılmış. Bina, giderek daralan bir forma sahip olduğundan her iki kulede de maksimum 600 metrekarelik bir çatı alanı var. Arkadaki çarşı kütlesinin çatısıysa olabildiğince ışık alabilmek amacıyla cam tasarlanmış. Projenin mimarı Ali Bahadır Erdin, binanın oluşumundaki asıl tasarım düşüncesinin "insana ve çevreye saygı" olduğunu dile getiriyor. Diğer yüksek binaların aksine insan faktörünü ezmek yerine yüceltmeye çalıştıklarını vurgulayan Ali Bahadır Erdin şunları söylüyor: "Çevremizi yüksek binalar ve dar caddeler sarmış. Astoria'nın bulunduğu Büyükdere Caddesi İstanbul'un en büyük caddelerinden birisi olmasına rağmen, caddeyi kullananların kendilerini pek de konforlu bir açık alanda hissetmedikleri bir gerçek. İnsan ölçeğini aşan bir durum var. Rant kaygısı arttı. Yönetimler verdikleri kat sayılarıyla çok katlı yüksek binaların yoğunlaşmasına neden oldu. Bu noktada, caddeyi kullanan insanlarla yüksek binaların bağdaştırılması problemi ortaya çıktı. Mimarın sorusu da bu olmalı. Biz de binayı tasarlarken bu sorun üzerine yoğunlaştık. Bina kaçınılmaz olarak yüksek olacaktı. Yükseklikten vazgeçemezdik. Ve binayı geriye yatırmaya karar verdik. İnsanların duyguları üzerine yoğunlaştık. İnsana saygılı olmalıydı. Ne yazık ki şu anda ülkemizde yapılan binalar insana saygısız. GeAtriyum ÇAT&I CEPHE• OCAK-ŞUBAT/ 2008 33 w :ı: o. w (.) .. [ @
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=