mayan bir kabuğu, bir deriyi oluşturur oldu. Artık yapının içiyle dışı arasında birbirine hiç benzemeyen katmanlar var. Masif ve tek malzemeden oluşan kalın duvar daha narin, daha parçalı ve daha çok sayıda elemanın bir araya gelmesiyle oluşan karmaşık bir kesite ulaşmış görünüyor. Bu eskiye oranla farklı bir davranış. Biz de son zamanlarda bu tür duvarlarla uğraşıyoruz. Yapı tek katmanlı bir duvar tarafından rüzgara, ısıya ya da suya karşı korunamıyor; her bir problem için birbirlerinden ayrılmış katmanlar oluşturuluyor. Bu, cephe anlayışının oldukça radikal biçimde değişmesi anlamına geliyor ve ortaya oldukça farklı bir yapı türü çıkıyor. Gelenekte de benzer şeyler var. Ahşap karkas ve kaplama evler de buna benzer şekilde çözülüyordu. Dolayısıyla başa çıkmaya çalıştığımız cephe, hem geçmişten gelen benzerlikleri hem de bugünün getirdiği yeni gelişmeleri içeriyor ... " "Ortak Kimlik" münasebetsiz bir şıklık oluyor! "Gümüşsuyu'ndan yukarı doğru çıkarken iyi tasarlanmış yapılar görürsünüz. İstiklal Caddesi ve Nişantaşı'ndaki binalar da dönemlerinin bütün alışkanlıklarını yansıtan, üslupları olan harika binalardır. Fakat yakın dönem yapılarında bu özeni göremiyorsunuz. Ne yapacağını bilememekten kaynaklanan bir belirsizlik var. Oysa 1950'Ierde yapılmış modern, özenli, dünyanın başka yerlerinde ve aynı tarihlerde yapılmış olanlarla aynı nitelikte binalar da var. En iyi örnekleri Yeşilköy, Bağdat Caddesi gibi bölgelerde görülebilir. Ama özellikle 1960'tan sonra yapılan binalarda giderek bütün bu özen kaybolmaya başlamış. Yapı kalitesi belki malzemeye bağlı olarak iyileşir gibi görünüyor. Ama sonuçta birbirleriyle kurdukları ilişkiler veya her birinin mimarlık nesnesi olabilmesi için gerekli özellikler açısından kayda değer yapı sayısı artmıyor, hatta göreli olarak giderek azalıyor. Özellikle cam giydirme cepheler iyice tuhaf bir 'iş'olmaya başladı. Kaba inşaat bir şekilde yapılıyor; sonra bir alüminyum doğrama şirketi geliyor, o cepheler tepeden tırnağa, başlangıçta hiç de düşünülmemiş bir biçimde giydiriliyor. Hastaneler bu konunun en tipik örneği. 'Ortak kurumsal kimlik' bu Santral İstanbul/ Eğitim Yapıları olmamalı; ne kadar ilginç olmaya çalışırlarsa çalışsınlar hep aynı şeyler ortaya çıkıyor. 'Ortak kimlik' sadece münasebetsiz bir şıklık oluyor ... " "En sevdiğim cephelerden biri Anıtkabir'dir. Anıtsal bir yapı olmasına rağmen cephedeki boşluklar nedeniyle yapı olup olmadığı bile tartışılır hale gelen duruşuyla çok sevdiğim bir etkisi var. Cumhuriyetin ilk döneminde yapılmış ve genel olarak Ankara yapıları denilebilecek yapılar da iyidir.. " Santral İstanbul "Kendi projelerimiz içindeyse, bulunduğu çevreye göre davranmak konusunda ısrarlı olduğumuz ve bu bağlamda bir şey üretebildiğimiz için oldukça farklı örnek bulunuyor. Bunlardan birisi Emre Arolat She/1 Genel Müdürlüğü/ Altunizade - İstanbul ile birlikte yaptığımız Santral İstanbul.. Çağdaş Sanatlar Merkezi ve eğitim yapılarının cepheleri, daha önce yapılan yapılarla ve birbirleriyle kurdukları etki leşim açısından önemli. Orada birbirine benzemeyen ama aynı kökten türedikleri belli olan bir takım cepheler denemeye çalıştık ve hiç de fena sonuç almadık. Yedi sekiz senedir sürdürdüğümüz İzmir yakınlarında Dikili/Yahşibey'de bir takım eski izleri sürdürerek yaptığımız projeler bulunuyor. Onların taş cepheleri de birbirlerinin devamlılığı olarak oldukça hoştur. Gön Deri için yaptığımız binanın brüt beton cepheleri düzlüğü ve basitliği ile iyi kotarılmış bir 'iş' ... Altunizade Shell Genel Müdürlük binasında, sarı kırmızı renklerden yola çıkarak yaptığımız simgesel cephe de oldukça ilginç ... " ,. ÇATI & CEPHE• MAYIS-HAZIRAN / 2008 29
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=