~ makale ■ Cephenin Reslprokal ilişki İçinde Değişen Biçim ve İfadesi Yrd. Doç. Dr. Murat ŞAHIN Yeditepe Üniversitesi arklı alanlarda benzer anlamlar taşıyan Resiprokal kavramını 'zıtlık-karşıtlık, karşılıklı, her iki tarafça paylaşma, etkileşim, ortaklık, işbirliği' olarak tanımlayabiliriz. 'Ortak bağımlılık, davranma ve etkiye dayanma' tanımı mevcut bir yapı ve eki arasındaki ilişkiyi oldukça iyi bir biçimde aktarmaktadır. Hiç bir ek almasa da bir ortak yaşam içinde varlığını sürdürmek durumunda olan mimari ürün gerek yakın çevresiyle (Ekler alarak, komşu yapılar ve çevre) gerekse tüm çevre sistemi ile bir etkileşim içindedir. Bu nedenle, bu ilişkiyi ve bunun sonuçlarını en iyi bir biçimde kavramamızı sağlayan ve 'resiprokal' kavramını destekleyen simbiosis kavramının tanımına da yer verilmiştir. Yapılara böylesi bir bakış açısının geçmişte özellikle bağlamsalcılık çerçevesinde geliştirildiğini biliyoruz. Bu anlayışta iki boyutlu bir öğe olarak algılanan cephe özellikleri bağlam ve uyumun değerlendirme ölçütlerinin başında geliyordu. Günümüzde malzeme ve tutuma bağlı olarak 'şeffaflık' kavramı aracılığıyla en kolay uyum formülü görülen cephenin, biçimi de kapsayacak şekilde üç ya da dört boyutlu hale gelerek sorumluluk alanını genişlettiğine tanıklık ediyoruz. Bir yüzün ya da bedenin eklenerek, dönüşerek değişi44 ÇATI & CEPHE• TEMMUZ-ACUSTOS / 2008 me uğraması kimlik problemini de beraberinde getirmektedir. Makalenin ana amacı da, eklenen ile mevcut yapı arasındaki ilişkinin geldiği noktayı, kimlik ve uyum kavramları ışığında, güncel örnekler üzerinden yeniden değerlendirmektir. Makalede biçim özellikleri-cepheleri ve mevcut şartlarla (mevcut yapı ya da içinde bulundukları yapılı çevre) etkileşimleri açısından milenyumun eşiğinde yapılmış olan ve New York'a damgasını vurmuş yapılar seçilmiştir. Bu yapılar malzeme seçiminden, biçim diline dek yaşanan dönüşümü görmemiz açısından önemli sonuçlar içermektedir. Ek'ten Dönüşüme Tarihsel Gelişimin Özeti 50'Ii yıllardan günümüze kadar olan süreçte, ek bina ya da dönüştürme işlemlerinde, koruma ve uyum bağlamında 'saygı', 'nezaket' ' dürüstlük' ' ağırbaşlılık' gibi daha çok davranış biçimini esas alan ölçütlerin tasarıma etki ettiğini biliyoruz. Görünmez ekler' olarak da nitelenen yeraltı ekleri, geri çekilerek mevcutla birleşmek (gölgesellik etkisi). eklendiğine biçimsel özelliklerle ya da malzeme ile benzeme ya da çok farklı bir tutum izleyerek birleşirken, ayrı olabilmek -böylece mevcut değerlerin altını çizmek, ölçü ve ölçek olarak eklendiği yapıyla yarışmamak vb. genel kabullerle mevcut ve eklenen ya da yeni ile eski arasındaki ikili/çoklu ilişkiye çözümler üretildi. Bu tür bir ilişkinin uzantısı olan bağlamsal tasarım gündeme gelirken arzu edilen uyum, zıtlık ve benzeşim arasındaki sonsuz olasılıklı tanım kümesi içinde arandı. Bağ noktası kullanarak, tarihi binaların masif yığma strüktürlü ağır taş cephelerine daha çok cam ve çeliğin tercih edildiği hafif, geçirgen yapılar ekleyerek doku, malzeme ve biçim özellikleriyle karşıtlık yaratmak hem tasarımcının hem de yarattığı yapının kimliğini ayrıştırarak fark edilir olma; eski ve yeninin karakterlerini bir işlevsel çerçeve içinde ayrı ayrı vurgulamak karşılaştığımız en belirgin 'müdahale' biçimlerinden oldu. 1929'da Köeller, 1935'de Koffkanın Gestalt teorisini geliştirerek biçimin psikolojisi üzerine yaptığı çalışmalarda, zemin-şekil ve karşıtlığın bulunduğu bir yaklaşımın algılama ve onun anlamını açıklamak için esas olduğunu belirtmektedir. Moholy Nagy, Kandisky ve diğer Bauhaus sanatçıları benzer bir anlatımla görsel sanatlardaki anlam olgusunun yan yanalık, karşılıklı ilişki ve temel olarak türdeş olmayan biçimlerin malzemelerin, dokuların, zıtlığından üretilebileceğini belirtiyorlardı. Geleneksel anlamda müdahale edilmiş, dönü-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=