Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 15. Sayı (Temmuz-Ağustos 2008)

• makale yıllar içinde sıradan bir bina kimliğine bürünen betonarme strüktürlü binanın zemin katına yapılan ektir. Fox&Fowle 1998'de bir SOM tasarımı olan bu binaya taze bir ifade kazandıran yeni bir giriş mekanı tasarladı. Sonuçta daha davetkar, çağdaş görünümlü, enerji kullanımını azaltacak biçimde seçilen teknolojisi, iyileştirilen teknik sistemleri ile daha açık ve daha esnek bir mekan yaratılmış oldu. Binadan kıvrılarak önündeki meydana doğru taşan ve yola paralel bir hat oluşturan net camlı (light weight} hafif çelik strüktür içeride bol ışıklı bir çalışma ortamı yaratmakla kalmadı aynı zamanda bir takım elektronik yazılı ve resimli mesajların yansıtılmasına olanak sağlayan bir medya duvarı işlevini de üstlendi. Sıradan yatay hatlı ve taş kaplamalı, beton bir strüktüre zemin kotunda çok özel ve teknik bir tasarıma sahip böyle bir ek yapılarak binanın toplumla iletişimi işlevsel ve fiziksel açıdan güçlendirilmiş oldu. Elektronik ekrandan yansıyan görüntüler, üzerinde çevrenin yansıdığı, cam panellerin noktasal tutucularla bağlandığı arkasındaki çelik taşıyıcılar, diğer afişler ve arka plandaki serbest mekanıyla oluşturduğu görüntü, günümüzün form ve geçişli şeffaf mekan anlayışına çok uygun yapısıyla mevcut binadan çok, içinde barındırdığı işleve yeni bir imaj kazandırdı. Çünkü mevcut bina öylesine bitmiş ve ek kabul etmez görünüyor ki, ek bu yapıya dokunmadan, değiştirmeden hafif ve şık bir eklenti olarak binaya yamanmıştır. Belli bir dönemi yansıtan bu modern söylemin eki, fiziksel açıdan aynı yapıtın bir parçası olmasına karşın, içerikten bağımsız güncel ve mevcuttan farklı bir sonsöz olarak durmaktadır. Columbia Üniversitesi Kampusu'na eklenen, Tschumi'nin tasarladığı öğrenci merkezi Lerner Hail, bir yanda tuğla ve granit kaplı cephesiyle, pencere oranlarıyla Beaux-Arts üslubundaki kampus yapılarıyla benzeşerek bir uyum sağlamaya çalışırken, diğer yandan bir çelik kirişe asılan köprüler ve onların önünde noktasal tutucularla bu strükütüre asılan şeffaf net cam cephesiyle yeni dilin temsilcisi olarak mevcut kampustan farklı bir tutum sergilemek50 ÇATI & CEPHE• TEMMUZ-AGUSTOS / 2008 tedir. Bu açıdan önceden iki boyutlu olan cepheye üçüncü hatta dördüncü boyutun katıldığı güncel anlayış farklı bir kompozisyon içinde sunulmuş oldu. Bu 'üç yüzlü-iki farklı ifadeli' bina karşıtlık ve aynılığı tek bir kompozisyonda birleştirirken malzeme seçimleriyle ve asılan ön cephesiyle kolonsuz bir zemin kat yaratılarak, modernin ilkelerinden biri olan iç-dış bütünlüğünü sağlama isteği de üst düzeyde gerçekleştirilmiştir. İç zeminde kullanılan parlak granit malzeme dışta da kullanılmış -bu kez mat ve pürüzlü olarak-, aralarında ince cam cidar çerçevesiz olarak yer alırken içle dış arasında algı açısından bir devamlılık sağlanmıştır. Bu binada işlevini yansıtma kaygısı yoktur. Üniversite yönetiminin isteklerine ya da mevcut kampusun klasik diline uyma gibi çoklu bir uyum çabası vardır. Farklı dildeki cepheler bu uyum çabası içinde binaya oldukça aldatıcı birbirinden farklı dış görünüşler kazandırmıştır. Öteki ile uyum sağlarken yapı kendi içinde birden fazla kimliği yansıtan değişik ifadelere bürünmüştür. Cam cephenin tasarımın amaçlarından biri bu alanı kolonsuz geçerek görsel açıdan maksimum derinlik sağlamak ve strüktürün özgün yapısını olduğu gibi göstermekti. Yapının düşey yükleri, iki kanat arasında kalan 30,5 metrelik iki makas tarafından karşılanmaktadır. Cam yüzeye yakın konumlandırılan ve çatı transfer makasına asılan eğik cephe makası, düşeyde bir uçtan eğik giden rampaları destekler. İki öğe arasındaki mesafe 90 cm'dir. Cephedeki camlar rampanın diğer ucundan uzatılan ağırlık dengeleme kollarıyla düşeyde desteklenir. Rüzgaryükleri ise 5 noktadan ana strüktüre taşınır. Her panel ayrı ayrı taşınmaktadır. Bu bir montaj kolaylığı getirmiştir. Rampaların hizasına gelen küçük paneller 120 cm. Ortadaki büyük panellerse 240 cm yüksekliğinde, en üsttekiler ise 3 metredir. Camların bu ritmi üst katta içteki beton rampanın modüllerini takip eder. New York'taki LVMH binası, imar kuralları gereği geri çekilmeli olarak yükselen gökdelen mimarisini kıvrımlı cephesiyle sürdürerek kentteki biçim dilini yeni bir anlayışla sürdürmüştür. Yaklaşık 9290 metrekare cam yüzeyi olan bina cephesinde net, opak ve yarı şeffaf yeşil, mavi ve beyaz camların oluşturduğu paneller farklı açılarla bir araya getirilerek heykelsi bir görünüş elde edilmiştir. Portzamparc, çok moda olan, içindeki demir bileşenden dolayı çok hafif yeşilimsi 'low-e' camı tercih etmiştir. Giydirme cephedeki cam katmanlar arasına seramik frit uygulanmıştır. Şeffaflık ve yarı şeffaflık arasında değişkenlik gösteren bu camlar, binanın cephesine alışılmışın dışında bir karakter kazandırırken hem dış mekandan hem de iç mekandan dışarı doğru görsel bir etki sağlamaktadır. Özgün iç ve dış aydınlatma geceleri bu etkiyi daha da dramatik hale getirmektedir. Bu yapı modern yapılarda camın bir 'bezeme' unsuru olarak kullanılmasına çok iyi bir örnektir. Binanın bu hareketli cephesinin en çok eleştiri alan yanı, dıştaki hareketli cephenin katlara bölünmüş iç mekanlardan algılanamaması olmuştur. Böylece cephe iç mekanın bir sonucu olarak değil, arkasındaki strüktüre giydirilmiş bir maske olarak takma bir öğe durumuna indirgenmiştir. 'Mimarlıkta Karşıtlıklar' kitabının yazarı August Pugin 'Gizlenmek ve farklı bir görünüşe bürünme çabası olmadan, doğal olarak ele alınan her bina iyi görünme konusunda başarısızlığa uğramaz'derken yine modern mimarlığın vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelen 'dürüstlük' ilkesini vurgulamaktadır. Bu sorunsal, aslında yalnızca modern döneme ait değildir. Dönüştürme işlemi olsun olmasın, klasik dönem yapılarında da vardır. Örneğin 15. yüzyılda Alberti tarafından yapılan Santa Maria Novella kilisesinin cephesi mevcut binanın üslubundan bağımsız, süslü bir kabuk olarak eklenmiştir. Portzamparc'ın bu binası da böylesi bir tutumu izlediği için eleştiri almıştır. Veni Kimliğin Yaratımında Eski Kimliğin Kullanılması Orijinal Lyon Opera Binası 1780' de yapıldı. Geçirdiği yangından sonra 1831'de yerine yenisi inşa edildi. 1993'de bir Jean Nouvel tasarımı ile mevcut kabuğunun içi yeni bir strüktürle doldurularak altına ve üstüne doğru düşey olarak genişletildi. Böylece, zaten kentin kültürel hayatı ve fiziksel yapı-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=