bir mimar; ve cephe V. Mimar Çelik Erengezgin: "Kılıf mimarlığından medet umuyoruz!" Çatısındaki fotovoltaik paneller, ısı pompaları, güneş duvarı, güneş kolektörleri ve doğal havalandırma yöntemleri ile ihtiyacı olan tüm enerjiyi üreten Diyarbakır Güneş Evi'nin proje müellifi ve AB Danışmanı olan Y. Mimar Çelik Erengezgin, Enerji Mimarlığı kavramı üzerine çalışmalarını yoğunlaştırıyor. "Enerji Mimarlığı" hakkında görüşlerini aldığımız Erengezgin, "Maalesef seramik levha katkılı, koyu camlar ve şövalye zırhı gibi metal cephelerden oluşan 'kılıf mimarlığı'ndan medet umuyoruz" diyor ... 66 slında tümü canlı olan taş, toprak, su gibi şeylerle, bizim canlı diye nitelediğimiz insan, hayvan ve bitkiler olmasa ekolojik olmaktan bahseden de olmayacaktı. O yüzden ekolojik olmak, bir anlamda canlı olmak ya da canlı olmayı bilmektir. Canlıların en akıllısı olduğumuzu sanıyorsak, gelin daha az akıllılara bir göz atalım. Ortak özelliğimizi araştırdığımızda görürüz ki temel payda 'kendi enerjisini üretebilmektir'. Bunun ardından, ekolojik döngü içinde asalaklar hariç hiçbir canlının bir başka canlının enerjisini çalarak ya da ödünç alarak yaşamadığını fark ederiz. Yanındaki hemşehrisinden enerji dilenen bir ağaç gördünüz mü hiç?.. Dalları ve yaprakları ne yapıp edip güneşe ulaşmanın bir yolunu daima bulmuştur. Ayrıca ekolojik denge içinde hiçbir canlı, doğal koşulların sert köşelerinden, sadece bir başka canlıya teslim ola32 ÇAT&I CEPH•EEYLÜL-EK/i2M008 rak korunmaya çalışmaz. İlkin kendi gövdesi, ayakları ya da kökleri üzerinde ayakta durmak zorundadır. Bunu beceremezse yaşam şansı olmadığını, giderek yok olacağını içgüdüsel olarak bilir. İkinci belirgin özellik ise atıkları ile komşusuna, dibinde yetişen ota veya karşı daldaki kuşa zarar vermemesidir. Tersine, varlığı ile diğer yaşamlara katkı sunmasıdır. Sarmaşık benzeri birlikte yaşam biçimleri, ağaç kabuğunda barınan börtü böcek buna örnektir." "Bir yapının 'ekolojik' olduğunu iddia etmek için önce enerji sınavından geçip geçmediğine bakmak gerekir. Enerjisini kendi olanakları ile üretebiliyor mu? Üretebildiği enerjiyi nefes alma doğallığında kullanabiliyor mu? Bu kullanımın çıktısı ya da atığı, çevresinin canına mı okuyor, katkı mı sunuyor? .. En az doğada kapladığı alan kadar, bir anlamda doğadan çaldığı alan kadar bitkisel toprağı, balkonunda, çatısında ya da enerji serasında, yeşili korumak veya karnını doyurmak için kullanabiliyor mu? İşte 'Enerji Mimarlığı' denilen şey de bu dört soruluk sınavdan 'alnının akı' ile çıkmayı becerebilmektir." Kılıt mtmn1ığımhn medet umuyonı... "Doğadaki güzel tüyler ya da rengarenk yapraklar, söz konusu enerjinin üretildiği ve korunduğu bölgelerdir ... Son yıllarda, bir tuhaf hoşluk, öncelikli modayı 'mimarlık!' sanıyoruz. Biraz seramik levha katkılı, mafya gözlüğü misali koyu camlar ve şövalye zırhı gibi metal cephelerden oluşan 'kılıf mimarlığı'ndan medet umuyoruz. Halbuki doğada hiçbir şey süs için, işlevsiz ve keyif adına oluşmaz. Ama taklit dahi edemeyeceğimizi itiraf ettiğimiz tüm güzellikler de inadına doğadadır ... "
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=