Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 19. Sayı (Mart-Nisan 2009)

bir mimar; ve cephe man bu çirkinlikler ortadan kalkabiliyor. Son dönemde yapılan alışveriş merkezlerinin cephelerinin de on sene sonra modalarının geçeceğini tahmin ediyorum. Televizyon ekranı gibiler. Neye yaradıkları bile belli değil. .. " Taş ve ahşaptan hoşlanıyorum "Dış cephede tercihlerim doğal olarak yapının cinsine ve bulunduğu bölgeye göre değişiyor. Mesela güneyde yaptıklarım genelde teras çatı oluyor. Süreyya Paşa Konser ve Opera Binası'nın restorasyonunda, kiremit olan çatıyı hafif olması için metal çatıya dönüştürdüm. Cephe akrilik boyalıydı ve onu o şekilde devam ettirdik. Bursa Merinos kompleksinde fabrikanın restorasyonunda da boyalı sac metal çatı tercih ettik. Cephelere de, yapı eski bir sanayi yapısı olduğu için endüstriyel cephe malzemesi olan klinker uyguladık. Aynı proje bütünü içindeki Bursa Merinos Atatürk Kültür Merkezi'nde ise cephede alüminyum kompozit kaplama, natürel alüminyum doğrama ve cam yapıldı. Çatıda ise çinko-bakır-titanyum alaşımı kaplama yapıldı. Yani yapıya göre, yapının ihtiyaçlarına göre malzeme tercih ediyorum ..." "Taş ve ahşap gibi doğal malzemelerden daha çok hoşlandığımı söyleyebilirim. Mesela yaptığım binalarda doğramalarda alü28 ÇATI& CEPHE• MART-NİSAN/ 2009 minyum naturel rengi, cam natürel rengi ile kullanılıyor. Renkli camı da gerekmedikçe kullanmam. Yapıyla özdeşleşen malzemelere yöneliyorum. Restorasyon çalışmalarında ise bina ne gerektiriyorsa ona göre onarmak gerekiyor. Fakat bazı yapıları yeniden yapmak gerekiyor. Sonuçta malzemeyi binanın yapısı tayin ediyor. Geometri ve oran çok önemli ..." Proje güneşe göre yapılmalı "Ülkemiz maalesef güneş, jeotermal ve rüzgar enerjisinden yararlanamıyor. Ben bazı büyük proje uygulamalarında jeotermal enerjiden, bazılarında güneş enerjisinden yararlandım. Hatta Zorlu projesinde fotovoltaik panelleri öneren sadece bizdik. Bu teknolojilerin neden kullanılmadıklarını ise anlayamıyorum. Kullanılmaları gerekiyor. Güneşten faydalanabilecek cephelerin yapılması gerekli. Binayı projelendirirken bunlar Kadıköy Süreyya Paşa Konser ve Opera Binası göz önüne alınmalı. Ama Türkiye'de binaların yönleri bile dikkate alınmıyor. Cephe güneye mi bakıyor, kuzeye mi bakıyor hiç önemli değil. Aynı plana sahip iki blok da aynı yönlere bakabiliyor. Manzara ve güneşe göre yapılan bir plan, yolun karşı tarafına ters çevrilerek aynen kullanılabiliyor. Bu planlama anlayışında bir hata var. Güneşe, rüzgara, manzaraya göre proje yapılmalı, yola göre değil ... " Avrupa bin yerde koruyor, biz bir yerde koruyamıyoruz "Kent mekanları hoşuma gidiyor. Mesela Ankara eskiden güzel bir kentti. Fakat şimdi Ankara'yı tanıyamıyorum. Kentin hiçbir kimliği kalmamış. Halbuki Ankara, bir dönemi yansıtan binalara sahipti. O yapıların yanına koskocaman binalar gelince özellikleri kaybolmuş. Ayrıca, yapılan yol çalışmalarıyla şehir bat-çık'larla doldurulunca kentin dokusu da kimliğini yitirmiş. İstanbul'da ise Cumhuriyet Caddesi güzeldi; fakat o da bozuldu. Yolu ağaçların köklerine kadar genişlettiler. Bağdat Caddesi'ni ise Türkiye'nin en medeni kentsel mekanı olarak görüyorum. Geniş kaldırımları, binaların beş katlı olması gibi özellikler caddeyi ayrıcalıklı kılıyor. Cepheler de fena değil; bir düzen hakim. Kuledibi veya Tepebaşı gibi tarihi semtlerde ise bir bina güzelse bile yanında onlarcası çok çirkin veya bakımsızlıktan yıkık bir halde. Hiçbir zaman bir Strasburg gibi korunmuş tarihi bölgeler yaratamadık. Camisiyle, sokağıyla yaşatamadık. Avrupa'da küçücük bir dağ kasabasındaki kaldırım taşları bile istiklal Caddesi'ne döşenenlerden çok daha kaliteli. Fotoğraf çekerken bile, herhangi bir şeyi dışarıda bırakamıyorsunuz. Türkiye'de çekilen resimlerde kareyi oluştururken muhakkak bir şeyleri almamaya çalışıyorsun ya da sonradan resimden çıkarmak istiyorsun. Avrupa bin yerde koruyor, biz bir yerde koruyamıyoruz. Bir cumhurbaşkanımız bile Mardin'de iki evi koruyun gerisini yıkın diye talimat vermişti. Böyle bir ülkede yaşıyoruz ... " "Ayrıca tüm kentlerimiz de birbirlerine benzemeye başladı. 70'1i ve 90'1ı yıllar arasında benzer bulvarlar şehirlerin ortasından geçmeye başladı. Çevrelerine de sekiz katlı apartmanlar dikildi. Samsun da aynı, Gaziantep de. Kentlerin kimliklerini bozduk." ,..

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=