Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 21. Sayı (Temmuz-Ağustos 2009)

vermesi için 20 °C civarında sıcaklığa ihtiyaç vardır. Özellikle yaz aylarında güneşin çok yakıcı olduğu öğle saatlerinde sera sıcaklığının 6570 °C değerlerine ulaştığı gözlenmiştir. Bitki gelişimi için ideal değerlerin çok üzerinde olan bu sıcaklık değerleri transpirasyonu artırarak bitkinin su dengesini bozmakta, bitki gelişiminde duraklamalar görülmekte ve seradan alınan verim azalmaktadır. Seralarda bulunan havalandırma sistemi sera sıcaklığını bir miktar düşürebilse de, yaz günlerinde bu da yeterli olmamaktadır ve seraların soğutulma ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Güneş enerjisi ile ısıtma ve soğutma yapabilen, bilgisayar kontrollü, bitki gelişimi için ideal sıcaklık değerlerine sahip, yüksek verimli, uzaktan kontrol ve izleme imkanına özellikli bir akıllı sera projesinde tasarlanmıştır. Akıllı sera projesinde güneşten elde edilen enerjinin absorbsiyonlu soğutma sisteminde kullanılmasıyla, seranın yazın soğutma kışın ısıtma ihtiyacı, elektrik enerjisi kullanılmadan karşılanmaktadır. Bunun sonucunda bitkilerin gelişimi için gerekli olan ideal sıcaklık şartları her mevsim sağlanmakta ve seradan azami verim alınmaktadır. Akıllı sera ayrıca bilgisayar kontrollü sistemler yardımıyla sulama, CO 2 -0 2 dengesini ayarlama ve havalandırma gibi gereksinimleri karşılamakta, bitki konforu azami düzeyde tutulmaktadır. Akıllı sera projesinde güneş enerjisi kullanılarak seraların soğutulması ve ısıtılmasıyla seraların işletme maliyetlerini önemli ölçüde azalmakta, seradan daha fazla verim alınmakta ve ülkemizin elektrik enerjisinden tasarruf etmesine katkı sağlanmaktadır. Güneş enerjili soğutma sistemlerinin ilk yatırım maliyetleri yüksek olmasına karşın, sürekli artan enerji fiyatları göz önüne alındığında bu tür sistemlerin gelecekte çok daha fazla kullanım alanı bulacağı kesindir. Ülkemiz seracılığının gelişiminde önemli rol oynayabilecek faktörlerden birisi de jeotermal enerji kullanımının yaygınlaştırılmasıdır. Yenilenebilir, ekonomik ve çevre ile dost bir enerji kaynağı olan jeotermal enerji, ülkemizde ısıtmalı seracılığı mümkün kılabilecek ve seracılığı ideal çizgisine oturtabilecek tek çözüm gibi görünmektedir. Türkiye'nin önemli bir jeotermal enerji bölgesi olan Alp-Himalian orojenik kuşağında yer aldığı ve jeotermal kaynak zenginliği bakımından ilk yedi ülke arasında bulunduğu bildirilmektedir. Yüksek sıcaklıklı jeotermal akışkan içeren sahalar Türkiye'nin batısında, düşük ve orta sıcaklıklı sahalar ise orta, doğu ve kuzeyinde yer almaktadır. Seracılığın yaygın olduğu Akdeniz sahil şeridinde ise, sera ısıtmasında kullanılabilecek 40 °C'ın üzerinde sıcaklığa sahip jeotermal saha saptanmamıştır. Dolayısıyla jeotermal kaynakların kullanımı seracı lığımızı istenen çizgiye taşıyabilecektir. Yedinci Beş Yılllık Kalkınma Planı, Örtüaltı Sebze Yetiştiriciliği Özel İhtisas Komisyonu Raporu'nda, jeotermal sahalar içerisinde Sarayköy-Denizli, Simav-Kütahya ve Kozaklı- Nevşehir'in en önde gelen potansiyel sera üretim merkezleri olduğu belirtilmektedir. Bu merkezler içerisinde yer alan Simav'da Çevre Bakanlığı'nın da desteği ile 1992 yılında jeotermal enerji konutların ısıtılmasında kullanılmaya başlanmış olup bu tarihten sonra ilçede seracılık faaliyetleri de başlamış ve günümüzde sera alanı 1 02 dekara ulaşmıştır. Yapılan çalışmalar Türkiye'nin 31.500 MW'lık termal kapasiteye sahip olduğunu ve bu yolla 150.000 dekar seranın ısıtılmasının mümkün olduğunu ortaya koymuştur. Oysa halihazırda ancak 200 dekarlık bir sera alanının jeotermal enerjiyle ısıtıldığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle de, jeotermal ısıtmalı seracılığın geliştirilebilmesi için gerekli desteğin sağlanması gerekmektedir [2]. Seralarımızda üretim halen geleneksel şekilde toprakta yapılmaktadır. Ancak seralarda uygulanan monokültür ve toprakların örtü altında olması aşağıda özetlenen sorunları beraberinde getirmektedir: - Toprak yorgunluğu - Toprak kaynaklı hastalıklar - Nematodlar - Toprakta tuz seviyesinin yükselmesi - Sürme tabanı denilen geçirimsiz tabakanın oluşması. Bu sorunları çözmeye yönelik olarak sera toprağı yaz aylarında göllendirme sulamalar yapılarak yıkanmalı ve sürme tabanı oluşmuş ise kırılmalıdır. Ayrıca yıkama ile oluşan suların topraktan uzaklaşmasını sağlamak ve daha da önemlisi kış aylarında seraya yağmur sularının girişini engellemek içinsera drenajına gereken önem verilmelidir. Sera topraklarında organik madde içeriğinin yüzde 1 O olması idealdir, seracılık bölgelerinde kaliteli organik gübre bulmak zor olmakla birlikte sera toprağında organik madde oranının yüzde 5'in altına düşmemesine dikkat edilmelidir. Ülkemiz seralarında yeşil gübrelemeye de gereken önem verilmemektedir. Seraların boş olduğu dönemde mısır bitkisi yetiştirilerek yeşil gübreleme yapılması, toprağın organik madde içeriğini yükselteceği gibi fiziksel yapısının da düzeltilmesine yardımcı olacaktır. . ,_,,. uı ına Serada bitki yetiştiriciliğinde bitki gelişimi için gerekli su, açık alandaki yetiştiricilikten farklı olarak yalnızca sulama ile karşılanmaktadır. Bu durum, küçük bir alanda yüksek verimin sağlanmasını amaçlayan ve yüksek yatırımlarla gerçekleştirilen seralarda sulama uygulamalarının önemini daha da artırmaktadır. Serada yapılan üretimlerde suyun bitkilere uygulanmasını sağlayan pek çok yöntem kullanılmaktadır. Bunlar, günümüzde giderek terkedilen yüzey sulama yöntemlerinin yanı sıra, gelişen teknolojinin sağladığı çeşitliliğe uygun olarak artan uygulama alanı bulan ve bitki üretim tekniklerine bağlı olarak değişime uğramış, bilinen modern sulama yöntemleridir. Üretici koşullarında, günümüzde en yaygın olarak kullanılan yöntem -pekçok üstün yönleri nedeniyle- damla sulamadır. ÇATI & CEPHET• EMMUZA-GUST /O2S009 45

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=