sel iklim değişikliği ve ekonomik krizlerle göbek bağı olan bir takım süreçlerin ürünü. Kıtalar üstü ekonominin aktörlerinin oluşan/ oluşacak yeni dünya düzeni içinde varLğını sürdürebilmekiçin ekolojik duyarlılık, sürdürülebilirlik gibi kavramları kendi varoluşunun etiketine dönüştürme çabası olarak da okunabilir. Kyoto Protokolü, G20 zirvesi, Kopenhag Birleşmiş Milletler Konferansı gibi küresel toplantıların da görünür bir uzantısı. .. Pek çok ülkenin bu uluslararası anlaşmalar gereği, insan kaynaklı karbon emisyonlarının ve sera gazlarının belirli sınırlara indirme zorunluluğu var. Bu çerçevede uygulanan pek çok politikanın, ekonomiyi belirleyen tüm üretim alanlarına yansıdığı; kimi kaynaklara göre de sanayileşme sonrasının ekolojisi değil, sanayileşmenin yeni gelişmesinin habercisi olan bir durumun sonucu. 2000 sonlarındaki Kyoto Protokolü'nü imzalamayan Türkiye'nin böyle bir yükümlülüğü yoktu. Ancak şimdi önümüzde 2012 gibi bir tarih var. Bu tarih, Türkiye'nin uluslararası anlaşmalar gereği bu pazarı kabul etmek zorunda olduğu, kanuni düzenlemelerle de yapı üretiminin karşısına çıkacak bir konu. Uzun yıllardır bu işi yapan uluslararası profesyoneller, mimari gruplar, mühendislik grupları, malzeme üreticileri yeni bir pazar arıyorlar kendilerine. Türkiye bunun için çok iyi bir pazar. Şimdiyse bizde bu durumu karşılayacak enerjiyle ilgili yasalar çıkıyor, sivil örgütlenmeler başladı. Çünkü şu anda elde yeterince deneyim ve bilgi biri.kimi olmadığı için bu pazar karşısında herkes kendine bir rol biçmeye çalışıyor. Bu tüm sevimliliği, sempatikliği altında artık yeni dünya düzeninin talep edeceği, ekonomik krizle birlikte kendilerine yeni bir formatta sunabilecekleri bir maske ve işgal alanı aslında. Bugün ortamımızda görünen "Yeşil Bina" hareketinin de arkasında bu yeni piyasa düzeninin içinde ticari olarak var olabilme kaygısı yatıyor. Bu pazar, kendi ticari varoluşunu sürdürebilmek adma denetimsiz bir çoğunluk üreterek sapla samanı birbirine karıştırmaya devam edecek gibi görünüyor. Malzemelerin zaten sahip alınası gereken özellikler, "ekolojik" etiketi altında özelmiş gibi sunuluyor. ikinci noktada, onun yetmediği ve ihtiyaç duyacak noktada donanımı da onun bir simgesi haline getiriyor. Bunlar en görünür alametler. Bu rol kapma telaşı içinde bugün kendi coğrafyamızda gördüğümüz ekolojik yaklaşımlar, işin felsefesinden uzaklaşıp, görsel bir etikete dönüştüğünde, bilgisinden yoksun sadece "mış gibi yapan" uygulamalara dönüşüyor. Bunları yapmadan da ekolojik, duyarlı, içinde bulunduğu çağın sıkıntılarının farkında olan bir duruş sergilenebilir. Bu işi marka ve etiketten kurtaracak temel sorgulamaları yapmalı ve bu sorumluluk alanınm içini kendi özgün koşulları içinde oluşturmalıyız. Çatı&Cephe: En bilinen projeniz NP 12 Evleri...NP 12 ve diğer projelerinizden bahsedebilir misiniz? Boğaçhan Dündaralp: Mimarlık alanı içinde sadece yapı yapma odaklı tasarım ve proje hazırlayan mimar profili içinde kalmamaya çalışan bir mimarım. Kendime mimarlık dünyasının içinde olabildiğince geniş bir faaliyet alanı (araştırma,eğitim,sa nat,yazın ...) açmaya çalışıyorum. Pergelin sivri ucunu profesyonel mimari tasarım/ proje ofisi odağına yerleştirip, diğer ucunu açabildiğin1 kadar açıp diğer alanlarla bu merkezi beslemeyi tercih ediyorum. Proje odaklı bir tasanın ofisi olsak da çok sayıda proje ve metrekare üretme anlamında büyük hırs ve ihtirasları taşımıyorum. Ofis yapılanmasını da niceliksel göstergeler peşinde koşmaktan çok nitelikli iş üretme yollarını araştırma üzerine kurduk. Bu bizi sadece ticari bir yapılanma çerçevesinden konuya pragmatik olarak bakan bir ofis olma dürtüsünden uzaklaştırıp, konulara daha geniş bir perspektiften bakabilıne olanağı ve sorumluluk duygusu sağLyor. Projelerimiz içinde belki de daha çok görünür olan NP 12 Evleri...NP 12 Evleri, benim beş yıl kadar bünyesinde yapı sistemleri ve Ar-Ge faaliyetlerinde bulunduğum y;,pı Merkezi firmasında geliştirilen, bir sistem haline getiriınıesinde katkılarımm olduğu "fab-tek" sistemiyle birlikte tasarlandı. Fab-tek, ön germeli döşeme paneller, kilitli blok sistemi ve yapı blok sistemin bir tür entegrasyonundan oluşan yapısal bir sistem. Kaba yapı, ince yapı ayrınımı ortadan kaldıran, bir defada biten, hem taşıyıcı olan hem bittikten soma kaplamaya ihtiyaç duymayan bir sistem. Tasarım aşamasında, "fabtek'in sağladığı fakat başka malzemelerin sağlayamadığı özellikleri nasıl kullanırım?" sorusu üzerine odaklandım. Yanibu malzemenin alabileceği en iyi durumu, karşılanması gereken tasarım problematikleri üzerinden sorgulamaya çalıştım. Fabtek, kullanıcı isteklerine yönelik ÇATI & CEPHE•MAYIS-HAZİRAN/ 2010 33
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=