türel sistemin değiştirilmesi zorunluluğu bu katlardaki cephe oluşumunu etkilemektedir. 3. Tarihsel Dönemler ve Cephedeki Etkileri 3.1. 1880-1900 Dönemi: Yüksek yapılar ilk bu dönemde teknolojideki yenilikler sayesinde ortaya çıkmaya başlamıştır. Ağır kagir binaların yerini hafif çelik çerçeveli binalar almıştır. Bu binaların büyük bir kısmının cepheleri taş veya terra cotta ile kaplıdır. 1880'lerden l 900'lü yıllara kadar yapılan yüksek binalarda, yoğun olarak kullanılan süslemeler nedeniyle strüktürel sistemin dışarıdan algılanması oldukça güçtür. Bu tarz yüksek binalara örnek olarak Home lnsurance, Broadway Chan1bers1Equitable Life Building, Singer Building, Chicago Tribün Kulesi verilebilir. Equitable Life Building Genel olarak mimarlık disiplininde ilk gökdelen olarakArthur Gilımn ile Edward H. Kendall tarafından tasarlanan ve 1870 yılında New York'ta yapılmış Equitable Life Building kabul edilmektedir (Resim la). 7 katlı olan bina 43.3 metre yüksekliğinde ofis olarak tasarlanmıştır. Asansör imkanları gerçekleştirilen ilk binadır. Bu bina 1912 yılının ocak ayında çıkan yangınla yıkılınıştır. Yerine aynı isimle 191S'te 166 metre yükseklikte ofis ve restoran amaçlı bir yapı yapılmıştır. Taşıyıcı sistemi tuğla duvarla arası doldurulmuş rijit çelik çerçevedir. Cephe binanın strüktürünü saklamaktadır. Kaide, standart katlar ve taç şeklinde tepesiyle klasik bir Beaux-art'tır. ilk üç kat granitle, diğer katlar terracotta ile kaplanmıştır. Home Life lnsurance Binası Bu bina 1884 yılında Chicago'da yapılmış olup, l O katlı ve 42 metre yüksekliğindedir. William LeBaron Jenney'in tasarladığı bina, çerçeve sisteminde ilk olarak strüktürel çelik kullanılan binadır (Resim 16). Bu binada kolonlar dairesel ve kutu kesitli elemanlardan, kirişler ise I profillerden oluşmaktadır. Çelik çerçevenin verdiği avantaj ile cephede elde edilen boşluklar pencere olarak tasarlanmıştır. Dış cephede parlak terracotta malzeme kullanılınıştır 3.2. 1900-1950 Dönemi: Strüktürel sisteme yüklenen simgesel özellikler nedeniyle teknolojinin, ekonomik gücü yansıtması biçiminde şekillenen strüktürel sistemlerin cephede de gösterilmesi benimsenmiştir. Resim 1: (a) Equitable Life Building [6], (b) Home Life lnsurance Binası[B], (c) Chrysler Bui/ding [9] Dikey Etki: Chrysler Building 1931 yılında Manhattan'ın doğu tarafında Turtle Bay alanında inşa edilen bu yapı William Van AJen tarafından tasarlanmıştır. Bina 163 metre yüksekliğinde olup otel amaçlı yapılınış. Binanın çerçevesi 6 kolon konfigürasyonunun gözlemlendiği çelik iskeletten oluşmaktadır (Resim 1c). Cephe sistemi kırmızı tuğla ve pencerelerden oluşmaktadır. Hafifçe içeri çekilmiş yalın yivler ve kütleli parapetler binaya statik bir ifade vermektedir. 1916 yılında çıkan Zoning yönetmeliği ile caddenin genişliğine bağlı olarak binalarda geri çekilıne uygulamasına gidilıniştir. Bu nederıle binanın oda planlarında uygulanan girintili-çıkıntılı kesit düzeni ile bu yönetmelik koşulları başarıyla sağlanmıştır [7]. Empire State Building l 02 katlı, 381 metre yüksekliğinde olan bu bina Richmond Shreve, William Lamb ve Arthur Harman tarafından tasarlanmıştır (Resim 2.a). New York'ta bulunan bina çelik iskeletli bir yapıdır. Yapının yüksekliği boyunca, kolonlar kenar girişlerinin her birinde 8 metrelik kasnak kirişleriyle birlikte aralıksız 6 metrelik strüktürel grid üzerine dizilmişlerdir. Siyah granitle kaplanmış dükkan seviyesi kireçtaşının açık grisinden kolaylıkla ayırt edilınektedir. Üst katlarda pencerelerin çelik payandaları ve alüminyum parapetleri kireçtaşının açık rengine kontrast oluşturan koyu renkleri ile düşeyliğe vurgu yaparak binada kontrastlı çizgiler çizer. Alüminyum tablalar, yangına karşı korunum amacıyla gerekli görülen parapet duvarının dışına yerleştirilen metal bağlantı elemanlarına, üzerinde bulunan geçmeli birleşim tekniği ile bağlanmaktadır (Resim 2.6)[7] 3.3. 1950-1970 Dönemi: Bu dönemde, düşeyliğin etkili olduğu binalar kadar yatay etkinin de önemli olduğu yüksek yapılar ortaya çıkınıştır. ÇATI&CEPHE• TEMMUZ-AĞUSTOS/ 2010 45
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=