Dalaman Uluslararası Hava/imanı Mimar Emre Arolat, bir yapının dışarıdan nasıl göründügünün kuşkusuz önemli oldugunu, ancak buna 'dış cephe önemlidir" diye otomatik bir cevap vermenin ve dış algının sadece cephenin bir "yüzey" olarak nasıl artiküle edildigiyle, ne cins malzeme kullanıldıgıyla sınırlı oldugunu savlamanın eksik bir tanım oluşturdugunu dile getiriyor. EAA'da (Emre Arolat Architects) "durum" odaklı bir tasarım pratigini sürdürmeye ve geliştirmeye çalıştıklarını vurgulayan Arolat, "Her projenin, her özel durumun kendi sorunlarını tanımlamak, kendi hedeflerini belirlemek, kendi dertlerini ayrıştırmak ve tam da o özgül durumun cevaplarını aramak üzerine kurulu bir pratik bu. Mimarlık akımlarından, üslup ve alışkanlıklardan bagımsızlaşması hedeflenen bu yöntemin bütün tutarlılıgı, her defasında neyin sorunsallaştırılacagının yeniden düşünülmesinde yatıyor. Yapıların dışarıdan nasıl algılanacagı, izleyiciye veya kullanıcıya ne söyleyecegi, çevresiyle, kentle, dünyayla nasıl ilişki kuracagı da tasarım sürecinin bir yerlerinde devreye sokulan, zaman zaman çok öncelenen; bazen de duruma göre, sadece daha fazla önemsenen çalışmaların dogal sonucu olarak ortaya çıkartılan bir çalışma. Bu çalışma kimi durumda dış cephede kullanılacak malzemeyi, tüm özellikleriyle kılı kırk yararak kararlaştırma noktasına kadar giderken bazen de sadece türünün, dokusunun ve genel etkisinin belirlenmesiyle yetiniliyor. Herhangi bir yapıda, herhangi bir ön karar olmaksızın o özgül durumun koşulladıgı tasarımının bir parçası olan tercihler devreye giriyor ve dış yüzey de bu seçimlerden payını alıyor" ifadelerini kullanıyor. "Mimari tasarımda cephe, yapının kendisinden ayrı bir şeymiş gibi tasarlanmamalı. Güncel olarak yaygın biçimde kullanılan biçimler ve malzemeler var. Bunları ciddiye aldıgımı söyleyemeyecegim" diyen ünlü mimar, son yıllarda dünyada uygulanan yöntem ve sistemler hakkındaki görüşlerini ise şöyle özetliyor: 'Mimari tasarımdaki tutarlılıgın, ortaya çıkarılan yapıların mimarlık dillerindeki akrabalıkta aranması her dönem için yaygın bir yönelim oldu. Bunu sorunlu buldugumuz kolaylıkla söylenebilir. Denenmiş, ezberlenmiş ve benimsenmiş olanın, her durumun ilacı, panzehiri olarak ortaya çıkmasının mimarlık düşüncesini engelledigi ve mimarlık dünyasının sözünü sıglaştırdıgı açık. Her projede olabildigince sade, olabildigince duru ve arınmış bir cephe tasarımını hedeflemenin, her projede olabildigince çeşitli malzemelere dayalı, çok sesli ve çıgırtkan bir tasarımı hedeflemekten temelde önemli bir farkı yok. Zira birbirine tamamen zıtmış gibi görünen her iki tercih de dogruyu tekleştiren, o projenin özgül durumunu hiçe sayan, her projede degişkenlik göstermesi kaçınılmaz olan parametreleri görmezden gelen ve sonuçta bildigini okuyan bir yönelimin iki ucunun ifadesinden ibaret. Öncelenmiş dogruların ürettigi bu tür davranışların tümü, öznel motivasyonlardan koşullanıyor. Bazı biçimlerin, bazı malzemelerin ve bu malzemeleri bir arada kullanma şekillerinin dönemsel olarak yaygınlaşması ve modalaşması bunun dogal bir sonucu. EAA'da birlikte tasarladıgımız arkadaşlarımla, sorgulamaya kapalı olan bu yönelimin, özellikle son dönemde hoşa giden biçimler ve efektlerden ibaret olan bir mimarlıgı meşrulaştırdıgını; bunun da tehlikeli ve sıglaştırıcı oldugunu düşünüyor, konuşuyor ve hep birlikte bu durumun üzerine gidiyoruz.'
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=