Grafik 2: Deneklerin ATO ve sayıştay binalarına yönelik olarak kalite algılamaları ~ iii E "' iii ~ o .§ aı :;; aı u, ,o 3. 3.1 2.7 2. 1. ,,,,. .E o, aı Ol iii "' -o o .§_ C ai -o o ~ N ::, 1/) E ::, > -2. ::, E ::, > ::, aı > aı > aı <> N "iii C Q) N ,::, ~ C Q) N ,::, o C "' ,oı e ::, ~ ~ -"' i:; "' I C .E -"' C "' ·2 ~ ,oı -o 1/) "' Q) e ~ -"' :Q: -o Q) C -0. I oi E N ::, in.. .E ,::, Ol -ö c3 (.9 > ::, "' C c e en "' 1/) ::, en .E Ol > ::, "' > ::, E "' ~ Not: Değişken ortalamaları 1'den 5'e kadar sıra/anmıştır. Yüksek değer negatiftir. Çalışmanın sağlıklı olması açısından eğitimci ve pratisyen mimar gruplarının sayıları yakın tutulmaya çalışılmıştır (35 Akademisyen + 48 Pratisyen = 83 Katılımcı). Analiz ve Sonuçlar Mimarların hiçbiri simetriyi "çelişki" ya da "karmaşa" olarak nitelendirmemiş, büyük ço(lunlukla (özellikle pratisyen mimarlar) denge ve eşitliği ifade ettiği sonucu bulunmuştur. Katılımcılar arasında, tasarımlarında simetriyi kullananların oranı yüzde 60,2'dir (özellikle pratisyen mimarlar). Simetriyi hiç kullanmayanlar ise yüzde 34,9'dur. Genel olarak bir kamu yapısı cephesi nasıl olmalıdır diye soruldu(lunda hem pratisyen, hem de akademisyen mimarlar "yalın ve mütevazi" seçeneğinde hem fikirdirler. Arzu edilen kamu yapısı cephesine yönelik olarak sorulan sorudan sonra, deneklerden ATO ve Ulus-Sayıştay yapıları cephe kurgusu ve cephe elemanlarını değerlendirmeleri istenmiştir. Genel olarak ATO yapısı cephesinde kullanılan gerek malzemeler, gerekse elde edilen kurgu etkileyici olarak tarif edilmemiştir. Buna karşın U lus-Sayıştay yapısında, cephedeki çıkma, fugalar ve binanın yatayda konumlanışı beğenilmekte, genelde ele alınan simetrik kurgu ise çok fazla öne çıkan bir unsur olarak görülmemektedir. Yapıların Simgesel Anlamlarına Yönelik Değerlendirme ATO yapısının cephe kurgusunun anlamsal ifadesine yönelik hazırlanmış sıfat skalalarına verilen yanıtlarda kararsızlık ön plandadır. Bu belirsizlik akademisyen ve pratisyen mimarların görüşlerinde de benzer bir şekilde korunmaktadır. Buna karşın Ulus-Sayıştay yapısı sıfat çiftlerinde pozitif değerler öne çıkmakta yapı genel olarak kamu imajını yansıtır bulunmaktadır. Bu noktada ATO yapısı cephesinde planlanmakla birlikte uygulanmayan cepheye yansıyan galerilerin varlığı düşünüldüğünde farklı bir sonuca ulaşılabileceği unutulmamalıdır. Değerlendirme Simgesel estetik, mimari mekan ve formu birleştiren anlamı vurgulamaktadır ve daha çok genel imaj niteliğindedir. Zaman içerisinde deneyimlenen mekanlar kullanıcılarında genel çağrışımlarda bulunurlar. Kubbenin camiyi, kulenin gücü (her ne kadar 11 Eylül terörü ile bu imaj oldukça zedelense de) temsil ettiği gibi [19]. Bu durum adeta zihinsel süzgeçten geride kalan tortu niteliğindedir. Yukarıda değinilen çalışmada simgesel estetik kamu yapısı bağlamında ele alınmış ve simetrik kurgunun, cephe elemanları ve malzeme kullanımı birlikteliğinde denge ve eşitliği temsil ettiği genel imajı yorumlanmıştır. Yapıların iki tür anlama karşılık vermesi beklenmektedir; açıklayıcı anlam ve çağrıştırıcı anlam. ATO ve Ulus-Sayıştay yapılarının simetrik kurgu etrafında gerçeklenen görünümleri ile kamu yapısı olduğu ifadesini, yani açıklayıcı anlama cevap verdiği söylenebilir. Her ne kadar değerlendirmeler sonucu ATO yapısının kamu yapısı imajını yansıtmadığı dile getirilse de, yapı bir kamu yapısı işlevini çağrıştırmaktadır. Ulus-Sayıştay yapısı çalışmanın analiz bölümünde de belirtildiği üzere Ulusal Mimarlık dönemi kamu yapısı bağlamında, bu döneme ait semantik kodları çağrıştıran anlamı çerçevesinde ele alınmıştır. Her ne kadar çoğu sürgün mimarları tarafından tasarlansa da, döneme ait kodlar, yapılan çalışmada göstermiştir ki, o dönemin hatırlatıcısı olabilmektedir (elemanlar, malzeme, kurgu birlikteliğinde). Buna karşın "21. yüzyıl kamu yapısı imajı"nı semantik anlamda çağrıştıracak kodların varlığından bahsetmek mümkün görünmemektedir. Bu belki de günümüz mekanlarında çok farklı malzemelerin bir arada kullanılmış olmasından kaynaklanmaktadır. Geçmişte olduğu gibi, bugün böyle belirgin bir eğilimden söz etmek çok zordur. Teknolojinin getirdiği değişken koşullar tasarımcıyı ve kullanıcıyı dolaylı da olsa etkilemektedir. Bu durum da, doğal olarak mekanlarda dokusal anlamda bir kaos oluşturmaktadır. Biçimin ne olduğu ve onun ne anlama geldiği arasındaki fark burada temel anahtardır. 20. yüzyılın ortalarından itibaren Mies van der Rahe ve Philip Johnson'ın başlattığı ve teknolojinin tanıdığı olanaklar çerçeÇAT&I CEPHET• EMMUZ-AGUSTOS / 2006 45
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=