A ..... . gorunuş .. , ~ ORHAN BALTACIGİL Türkiye'de İdam Cezası Kalkmadı! .. 5218 sayılı yasa ile 2006'dan itibaren Türkiye'de her tür suç için idam cezası kalktı diye bilinir... Yanlış! İdam cezası kalkmadı, en azından bir suç türü için halen geçerli... Hem de öyle üç-beş değil, on binlerce idam mahkumu, cezaları kesinleşmiş, infaz gününü bekliyor! "Otuz yıl içinde herhangi bir gün ya da gece" demişlerdi, bunun da 13'ü geçti... İdamı kaldıran yasanın kapsamı dışında kalan suç, öylesine çok-ortaklı, çetrefil örgütlü bir suç ki, gerçek sorumluyu sapta, saptayabilirsen! Üstelik,adaletin sağlanamayacağı şimdiden belli: cezası infaz edileceklerin çoğunun suçu basit "örgüt üyeliğinden" ibaretken, gerçek sorumlular, infaz anında korunaklı bir yapı içinde bulunuyorlarsa ölüm cezasından kurtulabilecekler ... On binlerin idamı esas olarak aynı anda ve birkaç saniye içinde gerçekleşecekse de, yüzlercesinin infaz yerinde günlerce bekledikten sonra ölecek olması tabloyu daha trajik boyuta taşıyor. Toplu infazlarda "kurunun 32 ÇATI& CEPHEE• YLÜL- EKİM/ 2012 yanında yaşın da yanması" kaçınılmaz oluyor ... Suç örgütü üyesi olamayacak kadar küçük çocuklar ile kendi seçimleri dışında hastane, kışla, ceza ve tutukevi gibi yerlerde bulunanlar da masum olmalarına karşın idam edilecekler, ne yazık ki. .. Böylesine geniş kapsamlı ve senkronize bir infaz işlemi için akla ilkgelen "atom bombası mı atılacak?" sorusunun yanıtı ise: Hayır, atom değil; Beton! Ülke çapında yasal bir kuruluş görünümü altında faaliyet gösteren suç örgütü: 'Sınırsız, Sorumsuz, Beton Sevenler Derneği'nin üyelerinin idam hükümleri, kaderin cilvesine bakın ki, uğruna savaştıkları ya da en azından pasif destekleyicisi oldukları beton göçüğü altında bırakılarak yerine getirilecek. İdam cezasının hala geçerli olduğu bu tek örgütlü suçun çeşitli sorumluluk kademeleri şu şekilde sıralanıyor: a. Suç örgütünün edilgen üyesi olmak. Bir konuta taşınırken: "Bir dakika, bütün deprem ülkelerinde çok katlı yapılar çelikten yapılıyormuş, bu neden betondan?" diye sormayıp mutfak dolaplarına, banyo fayanslarına bakarak karar vermek suçu ... b. Suç örgütüne parasal kaynak yaratmak: Çeşitli siyasal ve çıkar ilişkilerinikullanarak yeryüzünü arsaya, arsayı yapıya, yapıyı da sınırsız paraya çeviren GYO'lar (gayrimenkul yatırım ortaklığı}, spekülatörler, yükleniciler, yerel ve merkezi yöneticilerin, her yurttaşın doğal barınma gereksinimini sömürüp, depreme dayanıksız yapılar inşa ederek işledikleri suç... c. Yardım ve yataklık etmek: Mimar, mühendis ve yapı teknisyenlerinin -kendi mesleklerinde "doktorların Hipokrat Yemini" gibi bağlayıcı bir ant içmemiş olmayı bahane ederekhiçbir sorgulama yapmaksızın her para sahibine hizmet ederek işledikleri suç ... d. Azmettiricilik: Mimar, Mühendis ve Teknisyenleri yetiştiren hocaların ve meslek odaları yöneticilerinin işledikleri: 'depreme karşı bütün dünyanın tercih ettiği çeliği görmezden gelip, öğrencilerini/üyelerini, depreme dayanıksızlığı açık-seçik ortada olan betona yönlendirme' suçu ... e. Görevi İhmal: Birincil görevleri yurttaşların can güvenliğini korumak olan gelmiş-geçmiş bütün siyasal iktidarların bu görevlerini yerine getirmek için en ufak bir çabaya girmeyerek işledikleri büyük aymazlık suçu ... Yasal sorumluluk yaşına gelmemişleri ayırsak bile, söz konusu suç örgütünün bu ülkede geriye daha hala on milyonlarca üyesi kalıyor. Geçmişte, bu suçu işleyenler belki ibret alırlar diye sık-sık toplu infazlar yapılmışsa da, örgüt bünyesinde çözülme belirtisi bugüne kadar ortaya çıkmış değil; "yetmiş dört milyonu da idam edecek halleri yok ya, nasılsa bizim başımıza gelmez!" diyerek suç işlemeyi sürdürüyorlar. .. A
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=