Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 41. Sayı (Kasım-Aralık 2012)

haliyle) güvenli biçimde taşıyabiliyorsa, betonarme karkas niçin böyle bir ucube görünümünde?" İşin içinde olup da yakından bakınca, Türkiye'deki inşaat kesiminde böyle çelişkilerin, temelde yatan yapısal bir bozukluktan kaynaklandığı görülüyor. .. Mimarın: "Arkadaş, ben mimarimi çizer veririm, bina ayakta nasıl durursa durur, beni ilgilendirmez!" tarzındaki umursamazlığına kimsenin tepki göstermediği; inşaat mühendisinin: "Önüme getirilen mimarinin statiğini en kolay masa başında ve okulda bana öğretilen tek sistem olan betonarme ile çözerim. Şantiyedeki uygulama nasıl yapılırmış, bunu bilmek zorunda değilim! Zaten bu yüzden, yani 'sahadaki uygulamanın iyi yapıldığından emin olamadığım için' demir ve kalıp hesaplarımı 'biraz' abartıyorum ya! Ayrıca cephe konusuna olan ilgim sadece ağırlık ve rüzgar yükünden ibarettir; giydirme cephenin 'benim betonarmeme' nasıl bağlanacağını saptamak cepheci firmanın sorumluluğundadır!" yaklaşımıyla işin içinden sıyrılabildiği bir ortamda, malını satma derdindeki ithal cephe sistemi temsilcisinden, "Çelik taşıyıcıya göre tasarlanmış ankrajı, betona dübelle tutturup geçiyorum, acaba sakıncası var mı?" diye dert edinmesini beklemek abes değil mi? Bu arada, ileri teknoloji ürünü ithal cephe sistemlerinin sağlamlığını sorguluyormuş gibi algılanıp da gülünç duruma düşmek istemem. Bugünün bilim ve tekniği, bin metre yüksekliğindeki yapıların cephelerinde ortaya çıkabilecek yalıtım, deprem ve rüzgar yükü sorunlarını çözebilmişse, eh, cephe sistemleri demek ki artık Mars gezegeninde yapılacak yapıların yüzeyini bile kaplayacak düzeye gelmiş demektir! Nesini eleştireceksin? Öyleyse, eleştirilecek konu kendiliğinden ortaya çıkıyor: bizim yüksek yapılardaki betonar - menin hantallığı. Sahi, bu ülkedeki betonarme saplantısı nereden geliyor? * * * Bilinmeyenden, tanınmayandan korkup uzak durmak, hayvanda da insanda da aynı içgüdüsel tepki ... Ama hayvanlardan farklı olarak, insanlar ne denli korkak olduklarını diğer hemcinslerine belli etmekten nedense hep utanç duymuşlar. Bu utancı gizlemenin en kolay yolunu, kendi bildiklerinin dışında kalan değerlere kara çalmakta, onları aşağılamakta bulmuşlar. "Eski köye yeni adet getirme!" deyişiyle ifade edilen tutuculuğun kökeninde işte bu korku yatıyor olsa gerek! Dönelim ilgi alanımız, Mimarlığa ... Bizde çelik pek sevilmez. Neden dersiniz? Neden olacak? Elbette ki "tutuculuktan" ... A ÇATI & CEPHE•KASIM-ARALIK/2012 23

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=