ÇATI & CEPHE • EYLÜL - EKİM 2014 42 diyalog Ayşe Hanım, patronunun odasına sıkıntılı bir şekilde girdi. Patronu Cumhur Bey, “Hayrola Ayşe Hanım, yine suratından düşen bin parça?” diye Ayşe Hanım’a takıldı. Ayşe Hanım, “Ne olsun Cumhur Bey, yine büyük bir işi kaybettik” dedi. Cumhur Bey, “Nasıl oldu bu?” diye sordu. Ayşe Hanım ağlamaklı bir sesle, “Yine KDV meselesi” dedi. Cumhur Bey meseleyi hemen anlamıştı. Çünkü sık sık aynı sorunla karşılaşıyorlardı. Bu, KDV yüzünden kaybettikleri ilk iş değildi. Türkiye ve dünya pazarlarında çok iyi pazarları vardı. Dünya çapında marka haline gelmiş bir inşaat malzemesi üretiyorlardı. İhracat açısından KDV bir sorun teşkil etmiyordu ancak iç piyasada çok büyük sorun yaşıyorlardı. Kurumsallaşmamış, merdivenaltı üretim yapan bazı firmalar, düşük KDV ile satış yapıp haksız rekabet yapıyorlardı. Cumhur Bey’in dünya ölçeğinde üretim yapan ve kurumsallaşmış firmasının iç piyasada düşük KDV ile mal satması söz konusu olamazdı. Cumhur Bey’in yurtiçinde yüz civarında bayisi vardı. Bayilerin çoğunun müşterisi, firma değil, şahıslardı. Şahıslar, satın alacakları malzemenin KDV’sini çok yüksek buluyorlar ve bunu iade alamayacakları için de ödemek istemiyorlardı. Merdivenaltı üretim yapan firmalar, daha düşük KDV ile mal satıp, bu tür müşterileri kendilerine çekebiliyorlardı ama Cumhur Bey’in firmasının bunu yapması mümkün değildi. Bu yüzden iç piyasada çok iş kaybediyorlardı. Cumhur Bey, Sanayi Odası’nda da görev yapıyordu. Bu sorunu, kurumsallaşmış tüm sanayiciler, yeri geldiğinde devlet kademelerine iletiyorlardı ama bir sonuç alamıyorlardı. Cumhur Bey, hep bu KDV’nin konmasının mantığını, yakaladığı devlet yöneticilerine tekrar tekrar hatırlatıyordu. KDV’nin amacı, devletin KDV’den gelir elde etmesi değildi. KDV gelirden vergi alınması için gerekli izi bırakacak bir araçtı. Düşük KDV ile herkes faturasını alacak, devlet de satışlar faturalandığı için bu ticari kazançtan vergisini alacaktı. Firmalar ödedikleri KDV’leri mahsup edebiliyorlardı, şahısların ödedikleri KDV ise ay sonunda onlara iade edilecekti. Küçükten başlayan KDV oranları giderek artmış, devlet için önemli bir gelir kaynağına dönmüştü. Ancak halk çok büyük miktarda her ay KDV ödediği halde bunları iade alamıyor, büyük bir vergi yükü omuzlarına biniyordu. Birçok şahıs müşteri devletten geri alamayacağı yüksek KDV’yi de ödemek istemiyordu. Cumhur Bey yıldırım hızıyla kafasından geçen bu düşüncelerden kendini kurtarıp, “Üzülme kızım” dedi; “Kurumsallaşmamış şirketler böyle yöntemlerle belki günü kurtarırlar ama uzun vadede sonuç alamazlar. Çünkü devlet bu firmaları bir şekilde tespit edip, gereken cezayı verir. Bu sektörde böyle iş yapıp, kalıcı olana rastlamadım. Biz kanunlar çerçevesinde ticaretimizi yapalım, uzun vadede kazanan biz oluruz” dedi. Ayşe Hanım ise odadan çıkarken, omuzları dik ve kendine daha güvenliydi. KDV Meselesi DR. ERDENER ILDIZ erdener@ildiz.com.tr
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=