ÇATI & CEPHE • EYLÜL - EKİM 2014 54 proje nen uygulama, başladığımız noktadan farklı bir noktaya ulaşarak, yapıya içerik kazandıran üç boyutlu bir kompozisyon oyununa dönüştü. Bu noktada, gelinen noktanın değerini anlamak için mevcut orijinal binaya bir göz atmak gerekiyor. Ticari ve imar kanununun getirdiği kısıtlamaların kaygısı ile ortaya çıkan yapı, aynı zamanda sürdürülebilirlik arayışımızın karşılanmasını da sağladı. Yeşil alanlar yerine “kahverengi” alanlar üzerinde bina inşa etmek ve işlevini yitirmiş bir binaya yeniden hayat vermek İstanbul şartlarında iyi bir fırsat. Yapının diğer cephelerinde, binayı enerji standartlarına uygun hale getirmek üzere belirgin bir son kat yalıtım sıvası ile daha mütevazı bir duvar uygulaması yapıldı. Sonuçta çevrede inşa edilecek bitişik binalar bu arka cephelerin kapanmasına neden olacak; ancak bu durum inşaat yasağı kalktığında gerçekleşebilecek. Bu zaman zarfında hedefimiz, bu arka cepheleri hem ekonomik hem de estetik olarak kabul edilebilir bir düzeye getirmekti. Uçlarda; ancak yine de doğal Bina planında SUMMA merkezi, şirket büyüdükçe alt katlara doğru esnek bir genişlemeye imkân tanıyacak şekilde en üstteki üç katta konumlandırıldı. Şirket kurucusunun yönlendirmesiyle, 3. ve 5. seviyelerdeki kiraya verilebilecek katlar arasında, gelecek vaat eden sanatçıların çalışmalarının sergileneceği bir sanat alanı ve Türkiye’nin giderek gelişmekte olan sanat arenasına dair tartışmaların da yer alacağı bir alan olarak işletilecek bir sanat galerisi / atölye alanı oluşturuldu. Tüm bu alanlara, duvarları Amerikan ceviz kaplamalı ve Serpeggiante gri mermer döşemeli zemin katındaki ortak bir lobiden erişilebiliyor. Lobinin geometrisi, doğrusal cephe kompozisyonundan şaşırtıcı bir biçimde farklı... Alanın dalgalanan koyu renk ahşap duvarlarıyla uyum içindeki Corian resepsiyon masasının siyah dinamik formu, benzer şekilde dalgalanan tavandan yansıyan ışık çubuklarıyla aydınlatıldı. Böylece SUMMA’nın aktarmak istediği mesaj görünürlük buldu: “Çağdaş, dinamik, uçlarda, ancak yine de doğal…” Ofis seviyeleri, Kuzey yönüne konumlandırılan bölmelerle ayrılmış bir dizi açık çalışma alanı ve yönetici ofislerinden oluşuyor. Daha karanlık noktalar resepsiyon alanı ve toplantı salonu olarak kullanılıyor. Nurus mobilya yelpazesinden seçilen ‘U Too’ masa sistemleri, cam bölme duvarları ve doğal ceviz ahşap duvar paneli ve antrasit gri cam unsurlarla denge oluşturuyor. İç dekorasyondaki önemli hedeflerden biri de alanlar boyunca düz bir asma tavandan kaçınmak ve mevcut tavan yüksekliğini maksimize etmekti. Sonuçta tüm alanlardaki tavan yüksekliği ayrı ayrı maksimize edildi ve tavana gömülü LED şeritleriyle aydınlatma sağlandı; spesifik çalışma alanları için ise asma LED şerit aydınlatma kullanıldı. Cephe, ilginç bir vurguya sahip Bina cephesi, yapının cephe kısmındaki merkezi kolon kirişi boyunca üçgen çelik borulu, yük aktarmalı çelik profillerin zorunlu olarak eklenmesiyle ilginç bir vurguya sahip oldu. Bu görünüm, depreme karşı güçlendirme amacıyla aşırı şekilde genişletilmiş, müstakil ve açık bir alanın bir parçası olduklarında genellikle dairesel olarak kaplanan beton kolonlarla ilgi çekici bir denge oluşturuyor. Giydirme cephe çözümü, koyu renk pencere eteği panellerinden kaçınırken, her katın yüksekliğini tamamen kapsayan geniş cam panellerle kendi konsepti içinde olabildiğince minimal bir görüntü oluşturuyor. Her bir potansiyel bölme alanına, alanın tam yüksekliğinde ve gerektiğinde içeri doğru açılarak alana temiz hava girişini sağlayan hareketli pencereler eklendi. Bu tam yükseklikteki açıklıklar, paslanmaz çelikten dikey şerit kafesle dış ortama karşı koruma altına alındı ve gömme LED ışıklandırma ile gece vakitlerinde bu noktaların daha fazla vurgulanması sağlandı. Bu aydınlatma, Maslak’ın Seyrantepe eksenine doğru uzanan bu kısmına, SUMMA Genel Merkezi’ni İstanbul semalarında benzersiz ve gösterişli bir yapı olarak öne çıkaran ilginç bir vurgu katarak, gece saatlerinde yapıya hayat veren nihai imzasını atmaktadır.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=