Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 54. Sayı (Ocak-Şubat 2015)

zemelerin nitelikli olmasından dolayı maliyetli oluşları. Diğer taraftan bu imalatları gerçekleştirecek teknik ekiplerin olmaması ve bu anlamda firmaların çaba sarf etmemesi önemli bir sorun. Firmaların kendilerinde var olan malzemeleri, standartlara ulaştırma çabalarının olmaması, mimarlarla olan uyumlarının çok doğru ilerlememesi, gerek detay çözümlemeleri gerekse uygulama anında teknik destek vermedeki noksanlıkları problemler oluşturabiliyor. Bu bir ekip işi. Firmalardaki bilgi birikimi ve detay çözümlemeleri mimarlar için çok büyük önem arz ediyor. Bu bilgi birikiminin doğru zamanda ve fazlaca bizimle paylaşılması gerekiyor. En büyük problemimiz, bizim sorunlarımızı önceden deneyimleyip, bunlara çözümler üretmiyor oluşları. Bunların tam aksi şekilde ilerleyip, daha çok çaba harcayarak daha çözümsel yaklaşmaları gerektiğinin altını çiziyorum. Ayrıca ülkemizde, malzemenin ekonomik duruşu çok önemli bir sorun. Bu malzemelerin ülkemizde üretiliyor olması belki bu problemleri ortadan kaldıracak. Örneğin Avrupa’da üretilen malzemelere 8-10 haftada ulaşabiliyoruz. Oysa bizim bu kadar yapı imalat sürelerimiz yok. Dolayısıyla o malzemeye ulaşamıyoruz veya malzemeyi değiştirmek zorunda kalıyoruz. Bununla beraber mimarlarla uyumlu ve katma değer oluşturan, vizyonu olan çok sayıda firma da var. Yeni bir şey üretmeye ve önerdiğimizi atölyelerinde çalışan firmalar bizim için önemli. Dolayısıyla doğru firma, hızlı çözüm, doğru sonuç, mutlu son anlamına geliyor. ÇATI&CEPHE: Metal malzemeleri de seviyorsunuz... Metal dışında cephede ne tür malzemeler tercih ediyorsunuz? BAHADIR KUL: Büyük açıklıkları metalle geçebiliyoruz. Mesela Kapadokya Terminali’nde bir taş malzemeyle kaplayabilecek yükseklik ve boyutlar vardı, buna elverişliydi. Taşı da çok seviyorum, çünkü çok uzun ömürlü bir malzeme. Alüminyum malzemenin bile 40-50 yıl sonra bozulacağı kesin. Taş malzemede ise böyle bir sorun yok. Geleceğe bırakılabilecek eserler ancak böyle malzemelerle yaratılabiliyor. En büyük sorunumuz da zaten bu. Örneğin eskiden tuğla, briket kullanılır ve bunlar belli bir süre sonra dağılıp yok olabilirlerdi. Ama şimdi çok daha uzun ömürlü malzemeler yapılmaya başlandı. Bu anlamda cephe firmaları da yeni malzeme üretiyorlar. Tabi geniş açıklıklı binalar yaptığımız için bu tarz firmalarla yoğunlukla görüşüyoruz. Membran firmalarının geliştirdiği bütün malzemeler artık daha uzun ömürlü olmaya başladı. ÇATI&CEPHE: Sizce geleceğin cepheleri nasıl olacak? BAHADIR KUL: Artık kentlerde yapılarımız çok değişken ve hayat çok hızlı deviniyor. Fonksiyonlar, şehirlerin çizgileri, gereksinimler ve beklentiler değişiyor. Bu değişime binaların ayak uydurması gerekiyor. Bu köklü bir değişim. Bundan sonra yapacağımız yapılarda, yapı kabuğunda tüm beklentileri karşılayacak şekilde değişebilen cephe kabukları oluşturmayı amaçlıyoruz. Otomasyonla değişebilen, güneş kontrolünün sağlanabildiği, yapıda farklı cephe görme arzularının tatmin olduğu bir yapılaşma olmalı. Örneğin siz konutunuzdan taşınacaksınız, yapı kabuğunuzla beraber kapsülün alınıp başka bir yere taşındığı yapı çözümlerinin gerçekleştiği bir gelecek var. Şu an yavaş yavaş bunlar ortaya çıkıyor. Bu çok daha büyük ölçekte gerçekleşmeye başlayacak. Bence bu gezegenin korunması için de şart. Doğayı kirletmemek için kentlerin kalıcı değil, geçici inşa edilmesi gerekiyor. Çünkü gezegeni yok ediyoruz. Bu göçebelikte de vardı, insan bir yeri yıpratmaya başladığını hissediyorsa başka bir yere geçiyordu. Çünkü doğa, kesinlikle kendini tazeler. ÇATI & CEPHE • OCAK - ŞUBAT 2015 33

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=