ÇATI & CEPHE • EYLÜL - EKİM 2015 46 makale ğunu vurgulamıştır. Ayrıca konutun, çevresi ve kullanıcıları ile sürekli ilişki içinde olduğunu, kullanılan malzemelerle birlikte kullanıcıların bir bütünlük içerisinde olması gerektiğinin de altını çizmektedir. 2. Dünya Savaşı sonucunda atılan adımlar dünyanın hızlı bir sanayileşme sürecine girmesine sebep olmuş, bunun sonucunda da doğal kaynaklar hızla tüketilmiş ve oluşan atıklar doğayı kirletmeye başlamıştır. Bu duruma tepki olarak 1960’larda dünya çapında bir korumacılık anlayışı gelişmiş ve 1973 yılındaki petrol krizinden sonra enerji tasarrufu ve alternatif enerji kaynakları konusuna ilgi artmıştır. Bu ilgiyle beraber yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan Ar-Ge yatırımları, bu kaynakların küresel ölçekte tercih edilmesini, yatırım ve işletme maliyetlerinin düşürülmesini ve yeni teknolojilerin verimi artırma açısından kullanılabilir hale gelmesini hızlandırmıştır. Bu yeni anlayış ve teknik gelişim, kendini mimari alanda da hissettirmiş, çevreye duyarlı, enerji tasarrufu sağlayan ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanan tasarımların önünü açmıştır. İklimle uyumlu mimarlık konusunda 1950’lerde başlayan teorik çalışmaların dünyanın ve insanlığın geleceğine ilişkin endişelerin başlamasıyla paralellik oluşturması, tasarımcıları uygun teknoloji ve mimari çözümler konusunda araştırmaya yöneltmiştir [2]. 2.1. Biyoklimatik Mimari ve Tasarım Parametreleri Dünya genelinde bir kalkınma modeli olarak ilk defa 1987 yılında öne sürülen ve genel hedefi “bugünün ihtiyaçlarını, gelecek kuşakların da kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermeksizin karşılamak” [3] olan, “Sürdürülebilir Kalkınma” modelinin ve buna paralel olarak gelişen, doğaya müdahale etmeden onu beraber yaşanılacak bir eş gibi gören, doğaya uyumlu tasarımların yapılmasını hedefleyen Biyoklimatik Mimari, “Ekolojik Tasarım” anlayışının bir parçasıdır. Biyoklimatik Mimari, güneş enerjisi ve diğer doğal kaynakların değerlendirilerek, bölgesel iklim koşullarının baz alındığı, ısısal ve görsel konfor şartlarının hedeflendiği, enerji tüketimi düşük iç ve dış mekan tasarımı olarak adlandırılmaktadır [4, 5, 6]. Kullanıcıların ısısal ve görsel konforunu sağlamak amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanarak, bölgenin iklim verilerini ve bina topoğrafik konumunu dikkate alan ve geleneksel yakıt tüketiminin azaltılmasını hedefleyen çevreye uyumlu yapı tasarımı olarak tanımlanabilir [7, 8]. Biyoklimatik tasarım süreci, bölgesel iklim koşulları ve çevresel faktörler gözönünde bulundurularak, yapının çevreye uyumunun sağlanması ve çevre ile bütünleşmesidir. Ayrıca kullanıcıların konfor şartlarını etkilemeksizin, ısıtma, soğutma ve aydınlatmada, enerji tüketiminin azaltılmasını hedeflemelidir [9, 10, 11]. Sonuç olarak Biyoklimatik Mimari, fiziksel ve yapılı çevre etmenleri gözönünde bulundurarak, yapıda iç mekan konfor şartlarının sağlanması için ısıtma, soğutma ve aydınlatmada doğal ve yenilenebilir enerji (güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji) kaynaklarının kullanıldığı mimari anlayış olarak tanımlanabilir. Yapılarda kullanılan yenilenebilir enerji kazancı sistemleri kadar, yapının bulunduğu bölgedeki fiziksel ve yapılı çevre parametreleri ile iç mekana ve kullanıcıya ilişkin parametreler de önemlidir. Fiziksel çevre parametreleri, yapının bulunduğu bölgenin iklimi, topografik yapısı ve bitki örtüsüdür. Yapılı çevre parametreleri ise daha çok tasarım aşamasında belirlenen ve binanın araziye konumu, güneşe göre yönlenmesi, formu, çevredeki binalarla olan ilişkisi, bina kabuğu ve yalıtım özellikleri, bina açıklıkları ve mekan organizasyonudur. İç mekana ve kullanıcıya ilişkin parametreler de mekanı kullanan kişinin kendini rahat hissetmesini sağlayacak, sıcaklık, nem, hava akım hızı, hava kalitesi, ortalama ışıma sıcaklığı, aydınlatma, aktivite ve giyinme olarak tanımlanmaktadır. Biyoklimatik Mimari anlayışında bu parametrelerin değerlendirilmesinde yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılmaktadır. 2.2. Biyoklimatik Mimaride Kullanılan Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Yararlanma Yöntemleri Yenilenebilir enerji kaynakları, herhangi bir üretim sürecine gereksinim duyulmadan sağlanan, kömür, petrol gibi fosil kaynaklı olmayan, çevreye olan zararı konvansiyonel enerji kaynaklarına göre daha düşük ve sürekli bir devinimle kullanılmaya hazır olan, hidrolik, rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle, biyogaz, dalga, akıntı enerjisi ve gel-git, hidrojen gibi enerji kaynaklarıdır. Biyoklimatik Mimari’de kullanılan yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma yöntemleri aktif, pasif ve karma (aktif+pasif) şeklindedir. Aktif (etken) yararlanma yöntemlerinde, enerji üretimi veya mekanın ısıtılması için ek enerjiye gereksinim söz Biyoklimatik mimarinin, ekoloji ve sürdürülebilirlik ile ilişkisi Sürdürülebilir Kalkınma Ekolojik Tasarım Biyoklimatik Mimari
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=