~ bir mimar;ve cephe pılardan, primadonnalardan bahsetmek saçma. Çoğunluğun yaşadığı mekanları nasıl adam edebiliriz sorusuna cevap aranmalı. Çirkin koşullarda yaşayan insanların hayatına bir mimar olarak ışık getirmek gerekiyor ..." İstanbul'un sorunu köprülerle çözülemez "İstanbul'a egemen olan kültür, şehrin yarattığı sorunların yanıtlarını verecek güçte değil. Şehir hep geride kalıyor, sorunlar yığılıyor. İnsanlara krediyle ucuza otomobil satılıyor ve trafik felç oluyor. İstanbul'un iki yüz kilometrelik kıyısı var. Bu kıyı ve deniz maalesef kullanılmıyor. Denizi, şehrin ana ulaşım sistemine entegre etmedikçe sorunlar çözülemez. 250 kilometre uzunluğunda bir metro ağına ihtiyacımız var. O metroyu yaratmadıkça, İstanbul'un sorunu köprülerle, yol genişletmelerle çözülemez." İnsanın kutu gibi bir evde 18. katta oturmasını anlayamıyorum! "Son dönemde kutu kutu evler yapılmaya başlandı. Ben hiç böyle bir evde yaşamadım. Aklım da ermiyor. Bir insanın kutu gibi bir evde 18. katta oturmasını anlayamıyorum. New York ya da Tokyo'da bu olabilir. Oralarda zaten başka şansın yok. Bu yapılar pis bir toprak spekülasyonu sonucunda yaratılıyor. Amerika üç tane bomba icat etti. Birisi atom bombası, birisi otomo26 ÇAT&I CEPHE• OCAK-ŞUBAT/ 2007 bil, birisi de gökdelen. Bunlar oldukça insanlar mutlu, şehirler şehir olamazlar. Yüksek binalar insanların mutlu yaşaması için değil de teknolojinin insan hayatına soktuğu, arkasındaki mekanizmanın para kazanmaya dayandığı bir sistem. Süreç içinde oluşmuş bir durum. İnsanlar bundan vazgeçecekler. Zenginler gökdelenlerde yaşamıyor. Bugünkü teknoloji ve iletişim olanaklarıyla dağ başında da işlerini devam ettirebilirsin. Tabiattan kopmuş bir insanın mutlu olması söz konusu değil. Dolayısıyla bugünkü iletişim koşullarında, 19. yüzyıldan kalan aptal sanayi yoğunlaşmasının içinde yaşamak saçma bir şey. Yüksek yapıya karşı olduğum kadar otomobile de karşıyım. Otomobil, dünyadaki en aptal şey bence ... " "Türkiye'de planlama yok; çünkü plan yapacak adam iş başına getirilmiyor. Önce yağma geliyor sonra plan. Yağmayla plan yan yana olmaz. Çoğu kaçak olan 15 milyonluk bir şehrin planı olur mu?.. Yüzde 60'ı kaçak olan bir yerde belediyeden söz edilebilir mi?.. Bir tarafta güzel bir vapur, güzel bir park, bir iki tane güzel zengin evi... Bu kadar kötü şeyin içinde bunlar da doğal olarak olur. Ama eve gitmek için iki buçuk saati trafikte harcıyoruz. Kimse bunun hesabını yapmıyor. Bu sorunlar bu adamların kabahati değil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 'şehri lüks bir Osmanlı şehri yapacağım' diyor. Bunun koruma fikriyle bir ilgisi yok. Olmayan binayı icat ederek yeniden konak yapmak gibi komik şeyler yapılıyor. Zaten şehirdeki zenginlerin İstanbul içindeki konaklarda oturmaları söz konusu değil. Arabalarını nereye koyacaklar, çocuklarını nerede okutacaklar?.. Dolayısıyla Türkiye'de planlama da restorasyon da kolay yapılamaz. Tek yapılar dışında şehir strüktürüyle de ilgili bir koruma yok. İstanbul Teknik Üniversitesi ile Safranbolu Belediyesi bir araya gelip Safranbolu projesi hazırlamıştık. Orası bir ölçüde korunabildi. Fakat onun dışında büyük şehirlerde sistematik olarak hiçbir şey korunamadı. 1970'Ierde İstanbul'un koruma planını yaptım, kocaman rapor yazdım. O zamanlar korunmasını istediğimiz mahalleler yok oldu. Tasdikli planlar bile yok oldu. Kendimizle alay ediyoruz aslında. Kültürü olmayan bir toplumda eski eser koruması diye bir şey söz konusu olamaz. Yani dünya yaptığı için biz de yapıyoruz. Turizm yapıyoruz, gökdelen yapıyoruz, uçak yapıyoruz... Ama hepsi "mış" gibi ... " Divriği Ulu Camii dünyada eşi olmayan bir yapı "Mimarlık tarihi açısından Türk dönemi içinde yapılmış önemli eserlere sahibiz. Bunlardan birisi Selimiye Camii diğeri de Divriği Ulu Camii. Divriği Ulu Camii Türkiye'de ve dünyada eşi olmayan bir yapı. Olağanüstü bir dünya mirası. Yaklaşık dokuz yüz sene önce yapılmış. Dış dekorasyonu çok üstün. Hürremşah'ın yaptığı o binanın Osmanlı mimarisinde, Ermeni mimarisinde ve İslam mimarisinde bir benzeri yok. Onu bir heykel gibi sonsuza dek korumak gerekiyor ama yok oluyor. Dokunmamak lazım. Dış dekorasyonu benzersiz. Bu dekorasyon taş olduğu için eriyor. Cami müzeye kaldırılabilir. Yerine de bir kopyası konulabilir. Ama en kolayı yerinde korumak. Hava etkilerine açık olduğu için ne yapsak faydası yok. İncecik bir işlemesi, oyması var. İçine kar suyu giriyor, don oluyor ve çatlıyor. Taş kirleniyor. Üzerinin örtülmesini önerdim; özel bir yasa çıkması gerekiyor. Yasa teklifi verildi, hükümet kabul etmedi. Kırk yıldır uğraşıyorum ama kültürsüzlüğün duvarına çarpıyorum ..." "
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=