Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 75. Sayı (Temmuz-Ağustos 2018)

cativecephe.com Çatı & Cephe / Temmuz-Ağustos 2018 26 panel CİHAN KALAY / Mimar cihankalay@gmail.com www.cihankalay.com Sandviç Panel Sektörünün Geleceği ile İlgili Yorumlar - IV “S andviç Panel Sektörünün Geleceği ile İlgili Yorum- lar” başlığı altında devam ettiğim bu dördüncü yazıma, ilk üç yazımda nelerden bahsettiğimi hatırla- tarak başlamak istiyorum... Çatı ve Cephe’nin 2018 Ocak-Şubat sayısında, yurdumuzda, taşyünü üre- timinde gerçekleşmekte olan gelişme- lerden bahsederek, taşyünü ve sand- viç panel üretimlerimizin birbirlerini olumlu anlamda etkileyebilme olasılığı dile getirilmişti. Dergimizin Mart-Nisan sayısında ise Ar-Ge ve ürün geliştir- medeki zayıflıklarımızdan bahsede- rek, sadece yurtdışı fuarlardan üretim teknolojilerimize uygun birkaç yeniliği kopya etmeye çalışarak, pazarda üretici olarak bulunmamızın riskli olduğu ve dünyanın büyük firmalarının üründe gerçekleştirebilecekleri birkaç yenilikle, firmalarımızın yurdumuzda bile satış yapamaz hale gelebilmesi tehlikesi ele alınmıştı. Mayıs-Haziran sayısında ise son yıllarda, yurtdışı konsolosluk- larımızda ve ticari ataşeliklerimizde yaşanmakta olan kalite düşmesinden bahsedilerek, firmalarımızın yurtdışı pazarlara açılabilmesi konusunun siyasi iktidarca da desteklenmesinin önemi ve eğitim sistemimizde yaşanmakta olan kalitesizleşmenin, firmalarımızın perso- nel tedariği üzerindeki etkileri üzerine durulmuştu. Sandviç panel sektörümüzün gele- ceğiyle ilgili bu yorumlar pek olumlu değilse de benim bu yazıları yazma amacım, sektörümüzün bütünsel gelişmesine pozitif katkı sağlamaktır. İş hayatımda dört-beş panel firması- nın elemanı olarak çalıştığım için, bu dergide kaleme aldığım görüşlerimin (herhangi bir firmanın etkisinde kalma- dan) sektörün bütününü kapsadığına inanmaktayım. Beni bu yazıları yaz- maya iten ise uzun yıllar geçimimi bu sektör sayesinde sağlamam sebebiyle bende oluşmuş olan, bu sektöre saygı ve sandviç panel sektörünün gelişme- sine katkı verebileceğime olan inancım- dır (Bu arada, “ekmeğini yediğim için sektöre duyduğum saygı” sözümün, bu yazıyı okuyanların büyük çoğun- luğu için herhangi bir anlamının olup olmayacağından da pek emin değilim). Tekrar konumuza dönecek olursak, öncelikli olarak ele almamız gereken ilk konu “Kalite”dir. Yurtdışına satış yapabilmenin yolu, sağlıklı işleyen bir kalite sistemine sahip olmaktan ve yurtdışında bulunan müşterileri bu kalite sisteminin, ürün ile ilgili tüm aşamalarda eksiksiz uygulandığına ikna edebilmekten geçer. Kalite, ne yazık ki az bir para ile ve çok az bir emek ile elde edilip, çerçeveletilerek duvara asılan bir belgeyle sağlanamıyor. Bir firmanın kaliteli olabilmesinin ilk şartı, firma yöneticisinin (sahibinin) “kaliteli bir insan” olmasıdır. İnanıyorum ki bir kalite sisteminin sağlıklı halde oluş- turulmasını, sadece kaliteli bir insan başlatabilir. Sistemin sürekliliği kaliteli insanlarca sağlanabilir. Yaklaşık yirmi, yirmi beş yıl önce, ISO kalite belgesi alabilmenin ne kadar ciddi bir iş olduğunu ve belgenin, nasıl büyük emeklerle elde edilebildiğini hatırlıyorum. Günümüzde kalite ve kalite sistemleri ile ilgili birçok yeni belge çıkmış olsa da, kalite kavramının

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=