Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 76. Sayı (Eylül-Ekim 2018)

cativecephe.com Çatı & Cephe / Eylül-Ekim 2018 34 röportaj firma ile faaliyetlerimizi sürdürürken bu şirket birleşmesinin ardından Tür- kiye’de operasyonun başına biz geçtik ve sadece geçen yıl içinde 100 MW’a yakın kurulumlarımız oldu. ÇATI VE CEPHE: Türkiye’deki güneş enerjisi pazarını nasıl değerlen- diriyorsunuz? Özellikle çatı pazarında mevzuat değişiklikleri gerçekleşti; bu değişiklikler size göre yeterli mi? HAKAN DALTABAN: Enerji her ülkenin can damarı durumunda. Dün- yadaki her şey enerji üzerine oluşuyor. Yaşanan savaşların büyük bölümünün enerji kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye maalesef fosil enerji kaynakları açısından çok verimli bir ülke değil. Doğalgazımız yok, petrolümüz yok, çok kaliteli kömürümüz yok. HES’lerde ise artık limitlere dayandık. Türkiye’nin güneş ve rüzgar gibi yenilebilir enerji kaynakları ise oldukça verimli ve bu kaynaklara yönelik yeteri kadar alanı- mız da bulunuyor. Almanya’da güneş enerjisinde yak- laşık 44 GW’ın üzerinde kurulu güç var. Almanya ortalama ışınımı 900 kwh/m²/yıl olan, yani Türkiye’nin neredeyse yarısı kadar güneş ışınımına sahip olan bir ülke. Almanya’da 44 GW’lık bir kurulu güç varken Türki- ye’de bu yaklaşık 4.5 GW’lar seviye- sinde. Bu alanda gidecek çok yolumuz bulunuyor. Güneş enerjisinin en güzel yanı sınırsız ve sıfır maliyetli bir kaynak oluşu. Bu nedenle dünyada panelle- rin ve üretimlerin verimlilikleri arttıkça daha dar alanlarda sistem kuruldukça, maliyetler yatırım yapılabilir seviyelere geldikçe hem ülkelerin hem de yatı- rımcıların daha çok ilgisini çekmeye başlıyor. Türkiye’de geçtiğimiz senelerde yapılan yatırımların geri dönüşleri yak- laşık 6 - 8 sene bandında gerçekleşebi- liyordu. Devletin bu konuda bir takım düzenlemeleri olmuştu, 13,3 dolar sentten satın alma taahhüdü vardı. Ama maalesef biraz yavaş ilerliyoruz, izin onay ve işin mevzuat kısmı yatı- rımcılara oldukça yük oluşturuyor. Bu konularla ilgili sivil toplum kuruluşları ve bürokratlarla yapılan çalışmalarla gerekli düzenlemeler konusunda ilerli- yoruz ama biraz daha yola ihtiyacımız var. Endüstriyel çatılarda ise yatırım yapılabilir seviyelerde. İnsanlar kendi öz tüketimlerini karşılayabilecek yatı- rımları yapabiliyorlar ama 10 kW altı dediğimiz bireysel pazar tarafında biraz mevzuatsal desteğe ihtiyacımız var. ÇATI VE CEPHE: Mevzuat açısından yeni düzenlemelerin yakın zamanda gerçekleşeceğini düşünüyor musunuz? Yapılan düzenlemeler sektörün beklen- tilerini karşılıyor mu? HAKAN DALTABAN: Gerekli düzenlemelerle sürecin daha kısaltıl- ması, gerçekleşmesi zorunlu olan bir süreç. Bu şekilde bir düzenleme olma- ması durumunda küçük yatırımcıları bu kadar uzun bir prosesin içine sokamaz- sınız. Küçük yatırımcı elektrik ihtiyacını karşılamak için aylarca uğraşmaz, mev- zuat kargaşasının içerisine çok fazla gir- mez bu nedenle de yatırımı gerçekleş- tirmez. Bu konuyu birkaç boyutta ele almamız gerekiyor. Öncelikle konuş- tuğumuz konu cari açık… Ülke olarak en büyük ithalat kalemlerimizden bir tanesi enerji. Şu an çatıya takılan her bir panel bizim İran’dan ya da Rus- ya’dan daha az doğalgaz almamızı sağlıyor. Aslında yenilenebilir enerji yatırımları milli projelerdir. Bürokrasi bu konuyu düzeltme konusunda kararlı ve istekli ama Türkiye’de mevzuatlar açısında çok muhatap bulunuyor; Enerji Bakanlığı, EPDK, Belediyeler, dağıtım şirketleri gibi… Bir projede çok fazla bürokrasinin bir arada olması işin çözüm aşamasını yavaşlatabiliyor. Bu konu Avrupa’daki yapılan boyutlara gelmez ise Türkiye’de ufak çatı paza- rından bahsedemeyiz. Bürokrasi de bu konuda neler yapılabileceğiz çabası içerisinde. ÇATI VE CEPHE: Size göre Türkiye güneş enerjisi alanında ne gibi yanlış- lar yaptı? Önümüzdeki süreçte neler yapmamız gerekiyor? HAKAN DALTABAN: Avrupa’da güneş yatırımlarının yaklaşık yüzde 75 ila 80’i çatılara yönelik gerçek- leşmiş durumda. Bunlar aslında öz tüketim projeleridir. Üretilen elektriği devlete satmak yerine kendi ihtiyaç- larını karşılamaya yönelik bir anlayış bulunuyor Avrupa’da. Biz bu sektöre biraz ters taraftan başladık. 1 MW ’a kadar lisanssız bir düzenleme çıkardık ve bu tanım da çok doğru bir tanım değildi. Bu alanda biraz düzensiz bir şekilde ilerleme oldu. Hiç olamayacak sahalar çağrı mektubu aldı, bu alan- lara yatırımlar yapılmaya çalışıldı. Öz tüketimden başlamış olsaydık çok daha verimli ve sağlıklı olabilirdi. Türkiye güneş enerjisinde çok yeni bir pazar ve şunu söyleyebiliriz; bebeklik dönemi ve emekleme aşamasındayız. Bunlar beklenen süreçlerdir ve yeni regüle olmuş iş alanlarında bu tür gelişmeler yaşanabilir. Bürokrasinin çabalarıyla süreçlerde giderek düzelme yaşanıyor. 3-4 sene önce yaşamış olduğumuz sorunları şu an yaşamıyoruz. Bölge dağıtım şirketlerinin özel bir yapıda olması, kendi gelir kaynaklarının dar- lığı, ticari sıkıntıları bu pazarda biraz engel olarak karşımızda görünüyor. Devletin bu tarafta da bir düzenleme yapıyor olması pazarın önünü açacak- tır ve rahatlatacaktır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=