Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 78. Sayı (Ocak-Şubat 2019)

cativecephe.com Çatı & Cephe / Ocak-Şubat 2019 22 panel CİHAN KALAY / Mimar cihankalay@gmail.com www.cihankalay.com Kendi Bindiğimiz Dalı... B u yazıda, içinde bulunduğumuz ve kötüleşmekte olan ortama nasıl geldiğimizi ve bu durum- dan nasıl kurtulabileceğimizi yorumla- maya çalışacağım... Çok iyi bildiğiniz gibi ülkemizde kültür, sanat, yaşam, eğitim, insanlık, ahlak, siyaset, ekonomi vs. günden güne daha kötüye gidiyor. Bu kötüye gidişten, yaklaşık on yıl öncesine kadar, gelişeceğine ve Avrupa seviyelerini yakalayacağına inandığım endüstri ve sanayimiz de nasibini alıyor. Ne acı ki, ne kadar olduğunu bilemediğim bir süre daha bu olumsuz ortamın kötüle- şerek devam edeceğini de görüyorum. Tek başına siyasi iktidarın tüm bu yaşadıklarımızın sorumlusu olamaya- cağını, muhalefetteki tüm partilerin de sorumlu olduğunu ve her anlamda Avrupa seviyesinin ne olduğunu, bir- çok kişiye göre daha iyi gören, bilen sanayi ve endüstri firmalarımızın sahipleri ve üst düzey yöneticilerinin de bu bozulmadan (önemli seviyede) sorumlu olduklarını düşünüyorum. Siyasetçi değilim. Bu sebeple mev- cut iktidarı veya muhalefeti eleştirebi- lecek politik birikimimin olmadığını da biliyorum. Buna rağmen bence yurtdı- şıyla ilgisi olan, yurtdışında uzun süre bulunan, yurtdışına gidip gelen ya da çok kitap okuyarak kendini yetiştirebil- miş olan herkes, kalitenin, şehrin her şeyine ve insanlarına sinmiş, bütünsel bir kavram olduğunu öğrenebilmiş her- kes (hepimiz) bu geri gidişten sorum- ludur. İçinde bulunduğumuz bu kötü duruma bir anda gelmedik. Küçük adımlarla kötüleştirildik. Aslında en küçük bozulmada çok büyük tepkiler verilmeliydi ve siyasi iktidarın yönel- diği yanlış yoldan geri dönmesi sağ- lanmalıydı. Yapamadık... Yavaş yavaş ısıtılan sudan kurbağanın kaçamaya- rak haşlanması gibi hareketsiz kaldık. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” gibi yanlış düşüncelerle sessiz durduk. Daha kötüsü, işçinin zararına olan ücret, sigorta gibi konulardaki geliş- melerde de işimize geldiği için öyle sus pus kaldık ki, neredeyse yapılan- ları destekler bir görüntü oluşturduk. Çok daha kötüsü de iş alabilmek, ürünümüzü satabilmek için yandaşlık yarışına girdik. Anlık, günlük çıkarla- rımızın peşinde koşar olduk. Ve son aşamada birçoğumuz hayatta kalma, yaşam mücadelesi verir hale geldi. Dünya demokrasi sıralamasında Türkiye 2000 yılında 50. sıradaydı. 2017 yılında 100. sıraya indi ve geçen yıl, 2018 yılında ise 110. sıraya geri- ledi. Bu rakamlar bize gitmekte oldu- ğumuz yolu çok net gösteriyor. Endüstri ve sanayi firmalarımızın yetkililerini, yaşamakta olduğumuz kötü ortamların sorumlularından biri olarak görmemi ise şöyle açıklayabili- rim... Yurtdışına ürünlerini satan, sat- maya çalışan kişiler, o ülkelerdeki kali- tenin ne olduğunu, kaliteli olmanın ne anlama geldiğini (yaşayarak, görerek) öğrenirler. Genel seviyesi düşük bir ülkede mal satmaya çalışanlar da kali- tenin ne olduğunu öğrenirler; çünkü aynı yere ürünlerini satmak için gelmiş, gelişmiş ülkelerin firmaları ile rekabet içinde olacaklardır. Satış yapabilmek için rakiplerinin ürünlerinin özellikle- rini, ürünlerini nasıl tanıttıklarını, pazar- lama ve satış tekniklerini, bu firma çalı- şanlarının kişiliklerini ve davranışlarını öğrenmek zorundadırlar. Sonuçta yurtdışı pazarlarda yer bulabilmenin yolunun kaliteyi öğrenmek ve kendi

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=