Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 78. Sayı (Ocak-Şubat 2019)

cativecephe.com Çatı ve Cephe / Ocak-Şubat 2019 23 kalitelerini rakiplerinin sahip olduğu kalite seviyesine çıkarabilmelerine bağlı olduğunu hayat onlara öğretir. Yurtdışı satış ve pazarlamada çalışan kişilerin zamanlarının çoğu, potansiyel müşte- rilerine, ürünlerinin çok kaliteli oldu- ğunu, firmalarının ve bu arada Tür- kiye’nin de kalite seviyesinin oldukça yüksek olduğunu anlatmakla geçer. İşte bu sebeplerle, siyasilerin yaptığı yanlış- lara ilk tepkileri -herkesten önce- bizim vermemiz gerekirdi diye düşünüyorum. İçinde bulunduğumuz şartlarda yap- mamız gereken, önce kötüye gidişi dur- durmak, sonra da (yeniden) iyiye gidi- şin ve “muasır medeniyetler seviyesine çıkmak” için yapılacakları planlamak ve bu planlananları taviz vermeden uygulamaktır. Endüstri ve sanayi firmalarımızın sahipleri ve çalışanlarının yeniden gelişmemizde ülkemize büyük katkı sağlayacaklarına inanıyorum. Durumumuz ne kadar kötü olursa olsun, moralimizi yüksek ve sağlam tutmamız gerekiyor. Bize güç verecek en önemli değerler, çok iyi yetişmiş ve eğitilmiş, oldukça geniş bir insan biriki- mine sahip olmamız ve siyasilerimizin bize yapılabilecek küçük yanlışların bile ne kadar büyük zararlar verebileceğini öğretmeleridir. Artık ne yapmamızın yanında, ne yapmamamız gerektiğini de çok iyi biliyoruz. Yapmamız gerekenlere ışık tutmak için eski bir anımı anlatmak istiyorum... Sanırım 1988 yılıydı. Her anlamda bize göre ileri bir ülke olan Almanya’ya, hem de üç yılda bir düzenlenen ve bütün dünyanın görmeye geldiği teknolojik yeniliklerin sergilendiği bir fuarı gezmeye gitmiştim. Fuar ala- nında çalışan temizlik işçilerinin, sey- yar satıcıların el arabalarını andıran çöp topladıkları sert plastikten yapıl- mış tekerlekli kovalar bana o kadar modern gelmişti ki, İstanbul’da ofisi- mizin bir köşesine koysak, hiç kimse onun çöp kovası olduğunu anlayamaz diye düşünmüştüm. Fuar alanı içinde atılan çöpleri, ellerindeki uzun saplı süpürge ve faraş yardımıyla toplayan ve tekerlekli çöp kovalarına atan, renkli ve güzel tulumlar giymiş birçok temizlik elemanı vardı. Bağırarak türkü söyle- diği için Türk olduğunu anladığım bir temizlik elemanının, elindeki süpürge ve faraşla rahatça alabileceği boş bir sigara paketine ayağıyla vurarak duvar kenarında bulunan bir radyatörün altına atması dikkatimi çekmişti. Bir- kaç saat sonra, fuarı gezmeye devam ederken, başka bir temizlik elemanı- nın, benzer bir radyatörün altındaki bir çöpü, elindeki süpürge ve faraşla alamadığı için yere yatarak ve kolunu sokarak (biraz da zorlanarak) aldığını görünce, nedense tüm temizlik eleman- ları Türk olmalıymış gibi Türkçe olarak “tebrik ederim” demiştim. Ne dediğimi anlayamamıştı. Alman’dı. Gördüğüm bu sahneler beni çok etkilemişti. Biri Türk, biri Alman iki temizlik işçisi ve ikisi de aynı işi yapıyorlar. Türk olan rahatça alıp çöp kovasına atabileceği bir çöpe ayağıyla vurup radyatörün altına atıyor; Alman olansa yere yatıp radyatör altına kaçmış bir çöpü almak için kolunu sokuyor. “İşte” demiştim, “kalite farkı bu”... Nedenleri konusunda uzun konuş- malar yapılabilecek bu anımı anlatma- mın sebebi, sahip olmamız gereken ve bizi başarıya götüreceğine inandığım önemli kavramlardan birinin “herkese yayılmış ve özümsenmiş bir kalite kav- ramı” olduğuna inanmamdır. YAPI VE YALITIM PROFESYONELLERININ DERGISI Isı, su, ses ve yangın yalıtımı bilincinin yerleşmesinde, pazarın büyümesinde ve yalıtım sektörünün markalaşmasında katkımız olduğu için gururluyuz... yalitim.net 0216 651 78 78

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=