"Cephenin topluma dönük bir karakteri vardır ve iç mekandan farklı olan en önemli özelliği toplumla buluşmasıdır. Binanın içi kullananın; dışı ise herkesindir. Toplumun cepheler hakkında yorumda bulunma, hatta beğenip beğenmeme hakkı vardır. Çünkü cepheden en çok etkilenen binanın kullanıcısı değil, toplumdur. Mimarın da bu hakkı teslim etmesı gerekir " "Fransa Mimarlık Yasası'nda, mimarlığın 'Çevreye Uyumlu Katılım Sanatı' olduğu vurgulanıyor. Bir yapı yapmak, onu bulunduğu çevreye katmak demektir. O çevreyle olan ilişkisinin uyumlu olması ve o çevreye uyumlu katılması gerekir. Fransız Mimarlık Yasası'nın bir numaralı kuralı ve amacı budur. Hatta bu yasa, uyumlu katılımın kamu yararına olduğunu da vurgular. Buradaki kamu yararı demek genel anlamda bir kamu yararıdır. Bu yarar, Türkiye'deki gibi kamu yararına deniz kıyısında beş yıldızlı otel yapma anlayışını çağrıştıran kamu yararı kavramı değildir. Fransız yasasındaki vurgulama, o ülkede üretilen yapıların özellikle cepheleri ve kütleleri, mimari kimlikleri ile hangi çevreye eklemleniyorlarsa, orayla olan ilişkilerinin doğru kurulması için bir yönlendirici, özendirici bir yasa hükmü halindedir. İngiltere'de daha radikal bir uygulama mevcut. Özellikle koruma alanları çok geniştir. Bu alanlarda bir yapı yapılmak istenildiği zaman yapının projesi belediye tarafından halkın görebileceği bir yerde, maketleriyle birlikte üç hafta boyunca ilan edilir. Bu süreç içerisinde halk projeyi inceler ve bir anketle görüşlerini belediyeye bildirir. Belediye de o binaya izin verip vermeyeceğine yönelik kararını oluştururken, ilgili diğer teknik yönetmeliklerin yanı sıra halkın eğilimini de dikkate almak mecburiyetindedir. Bir başka örnek Prag... Dünyanın en iyi korunan kentlerinden Prag'ın 120 yıllık bir imar tüzüğü var. Bu tüzükte 'Her kim ki Prag'a bir yapı ilave etmek ister, o yapısıyla Prag'ı daha da güzelleştireceğini ilgili kurumlara kanıtlamak mecburiyetindedir. Aksi halde o yapıyı Prag'a ekleyemez' diye bir madde vardır. Benzer şekilde 700 maddelik Amsterdam İmar Tüzüğü'nün ilk maddesinde de belediye sınırları içerisinde herhangi bir yeni yapı yapılmaması bildirilir. Geri kalan maddeler ise hangi koşullarda bir yapının yapılabileceği üzerinedir. Tüzükte kapı tokmağına kadar her şey tanımlıdır." Avrupa, "kimliksiz" kalmamızı mı istiyor? .. "Avrupa'da mimarlık politikasının ve önceliklerinin belirlenmesi için çalışan Avrupa Mimarlar Konseyi'nin hazırladığı Beyaz Kitap'ta vurgulanan unsurlardan birisi de tarihi Avrupa kentlerindeki mimari mirasın korunmasının yanı sıra çağdaş mimarlık ile eski mimari arasındaki uyumun sağlanması gerektiğidir. Konsey Beyaz Kitap'ta açıkça şununla övünüyor: 'Kentlerimizdeki kimlikli peyzajları, yüzlerce yıldır ödün verilmeden uygulanan cephe denetimine borçluyuz...' Avrupa'da en önemli konulardan birisi işte budur. Parantez açarak söyleyeyim ki AB'nin onca üyelik kriteri arasında, Türkiye'deki bu sorunu da saymaması bana ilginç geliyor ve kuşku yaratıyor. Oysa Bulgaristan'ın üyeliğinde kentsel estetik önemli koşullar arasındaydı ve AB kredileriyle tüm Bulgaristan kentlerinde cephe restorasyonları ve yenilemeler gerçekleştirildi. Kuşku duymamın nedeni ise şu: Acaba Avrupa, bizim kimliksiz kalmamızı mı istiyor? .." Mimarlık topluma ait bir kültürdür "Mimari, toplumun kültür altyapısının yansımasıdır. Mimarlık aslında sadece mimarlara ait bir kültür değil, topluma ait bir kültürdür. Hatta bir çok mimarda bile mimarlık kültürü olmayabilir. Çünkü toplumların bir kültürü olur; mekan kültürü olur, yaşama kültürü olur ve buna bağlı olarak mimari kültür oluşur. Mimarlar, bu kültürün vücut bulmasına, tasarlanmasına, binaya dönüşmesine katkı sağlarlar; fakat aslolan toplumun kültürüdür. Anadolu'daki bölgeden bölgeye değişiklik gösteren ve insanı kucaklayan geleneksel sivil mimariye baktığımızda, onların tümünün toplumsal beğeni ve yaşam tarzının ürünleri olduğunu görürüz. Örneğin insanlar keyifle yaşayabilmek için güneşli bölgelerde, gölgelikli mekanlarını çoğaltmışlar; soğuktan korunabilmek için kalın duvarlı taş yapılar yapmışlar. Sokaklar gölge olsun diye geniş saçaklıklı yapıların çevrelediği dar sokaklı yerleşim yerleri inşa etmişler. Sokakla bütünleşmek için de cumbayı yaratmışlar. ÇAT! & CEPHE• MAYIS-HAZIRAN / 2007 29
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=