Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 89. Sayı (Nisan-Mayıs-Haziran 2021)
Çatı ve Cephe / Nisan-Mayıs-Haziran 2021 25 cativecephe.com beni dinç de tutuyor. Örneğin, her hafta sonu bir aktivite yapmaya gayret edi- yoruz ve genelde yazları doğa gezileri, deniz, bisiklete binmek; kışın ise tiyatro, sinema, spor müsabakaları derken ister istemez kendinizi bu yoğun aktivite- lerin içerisinde buluyorsunuz farkında olmadan. Onların bu temposuna ayak uydurmaya çalışıyorsunuz. Bu süreç, sizi yoruyor gibi gözükse de aslında oldukça dinç tutuyor. Hobilerimle ilgili de esasen bas- ketbol ağırlıklı olmakla birlikte bunun öncesinde voleybol; voleyboldan önce de futbol oynuyordum. Futbola küçük yaşlarda başladım. O zamanlar Yeniköy’de ikamet ediyorduk ve Yeni- köy Spor Kulübü’nde oynadım. Solak olmam nedeniyle sol açık mevkiinde birçok golüm vardı. İlerleyen yaşlarda voleybola merak sardım ve İstanbul’da farklı kulüplerde yıldız genç takımı sevi- yelerine kadar voleybol oynadım. Daha sonraları Beyaz Gölge adlı diziye ve Türkiye’nin basketbolda Balkan şam- piyonu olmasıyla o günün revaç sporu olan basketbola geç yaşta da olsa başladım. İlerleyen süreçte Türkiye’nin farklı kulüplerinde ve hatta Almanya’da bulunduğum dönemlerde I. ve II. lig seviyelerinde basketbol oynadım. Belki diğer profesyoneller gibi spor önceliğim olmadı. Ancak maddiyattan öte, bu takım sporlarının bana kazan- dırdığı çok şey olduğunu ve iş haya- tımda da bunu hala kullandığımı söy- lemeliyim. Size farklı bir bakış açısı ve vizyon kazandırıyor. Takım çalışmasının başarıda anahtar rol olduğunu daha o yaşlarda anladım ve bunu işimde de uygulamaya gayret ediyorum. Küçük ve genç yaşlarda Türki- ye’de birçok turnuva ve şampiyonaya katılarak çeşitli yörelerin insanlarını, yemeklerini ve düşüncelerini anlama fırsatı buldum. Aynı şekilde yurt dışında yapılan müsabakalarda daha o yaşlarda birçok ülkeyi görme şansım oldu. Tabi en önemlisi o seyahatlerde organize olmayı, aynı zamanda öğrenci olduğu- nuz için zamanınızı verimli kullanmayı, sorumluluk almayı öğreniyorsunuz ve bu size büyük bir tecrübe oluyor. Öyle ki o günlerde yaşadıklarınız bugün hala karşınıza çıkabiliyor ve hakkıyla üstesinden geliyorsunuz. Bu yüzden, günümüz koşullarında sürekli sınavlara bağlı ders yapma odaklı bir bakış ön plana çıkarılarak çocuklarımızın sosyal aktivitelerden uzaklaştırılmasını doğru bulmuyorum. O çocuklar başta spor kulüplerinde kendi özelliklerine göre faaliyet yapmaları zamanlarını alma- yacağı gibi, zaman yönetmeyi, sosyal çevre edinmeyi; kötü arkadaşlardan ve alışkanlıklardan uzaklaşmalarını sağ- layacaktır. Kaldı ki bütün çocuklardan da profesyonel futbolcu, voleybolcu ya da basketbolcu olmasını bekleyemeyiz. Yani eskilerin tabiriyle “armut dibine düşer” tezi artık geçerli olmayabiliyor. Önemli olan, onların bu aktivitelerde bulunarak sosyalleşmesi. Çünkü okul sayesinde çocuklarımız; fizik, kimya, matematik gibi temel dersleri alıyorlar fakat spor gibi sosyal ve bedensel faa- liyetlerin sonradan kazandırılması çok zor oluyor ve bunların topluma maliyeti ağır olabiliyor. Profesyonel hayatınızdaki en kayda değer, en keyif aldığınız işiniz neydi? Benim için en keyifli ve kayda değer gördüğüm proje Interax markası olarak ortaya çıkardığımız, tamamen tasarımı, yazılımı ve üretimi bize ait otomatik kapı sistemleridir. Nedeni ise yıllarca yurtdışı bir firmanın distribütörlüğünü yapmamız. Firma, aramızdaki anlaş- mayı hiçe sayarak fesih etmiş, Türki- ye’deki 20 yıllık emeklerimizi göz ardı etmişti. Biz de hukuki süreci başlatarak Cenevre’de 7 yıl süren davayı, kayda değer müşteri portföyü, zarar ziyan tazminatı ile kazandık. Ama esas bana keyif veren bu Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayici- leri Derneği (İMSAD) Başkan Yardım- cısı ve İTO 58. Grup Meslek komitesi üyesiyim. Üniversite döneminde neler yapardınız? Bu dönemde idealiniz neydi? Üniversite dönemimde hem eğitim hem de spor hayatımın tüm zamanını dolduruyordu. Günlerim, İTÜ Taşkışla Kampüsü ve antrenmanlarımızı yaptı- ğımız İTÜ Gümüşsuyu Kampüsü Spor Salonu arasında geçiyordu. Bu arada zamanımız olursa İstiklal Caddesi ve Dolmabahçe Caddesi’nde de sosyal aktivitelerde bulunuyorduk. Hatta 1.Lig’de olan takımımızın maçlarını o zamanki Abdi İpekçi Spor Salonu’nda oynardık. Bununla birlikte şehir dışı deplasmana da takımca giderdik. Ayrıca yoğun antrenman ve kamp programları ile üniversitedeki yoğun ders programları birleşince zamanı çok iyi planlamak ve işlerimi günü gününe biriktirmeden bitirmek zorundaydım. Üniversite yıllarında hem kariyer hayatımda gelebileceğim en iyi noktaya gelmek hem de bu kariyerimi sporcu ve sonrasında da basketbol koçu olarak sürdürmek istiyordum. Bunların bir kıs- mını başardığımı düşünüyorum. Sosyal hayatta neler yaparsınız? Hobileriniz, uğraşlarınız var mı? Profesyonel iş hayatımın dışında zamanımın çoğunu çocuklarımla vakit geçirmek için ayırıyorum. Bir kız, üç erkek çocuğum var. Malum, her biri ayrı bir proje ve onlarla uğraşmak, tartışmak ister istemez zamanınızın büyük bir kısmını alıyor. Esasında ben de biraz bu durumdan hoşnudum. Çünkü altı, on beş, on dokuz ve yirmi iki yaşlarında olan çocuklarımla birlikte gezmek, dolaşmak, onlara ayak uydur- mak, yeri geldiğinde tartışmak zihnen ve bedenen zorlasa da aynı zamanda
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=