Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi 9. Sayı (Temmuz-Ağustos 2007)

~ bir mimar; ve cephe gözükür; hepsinin dış yüzeyi tabii ki vardır; ama kentsel mekana mesaj vermek ya da yapının kendisine ilişkin kimi işlevsel veya yapısal özellikleri dışa vurmak amacıyla bilinçli biçimde biçimlendirilmemiştir o yüzey. Başka bir deyişle, dış yüzey hep vardır; ama ona ancak özgül bir mimari bilinçle tasarlandığı zaman cephe deriz. Kuşkusuz daha Ortaçağ'da kimi yerlerde bu genel durumun istisnalarıyla karşılaşılır. Örneğin, Gotik katedralin cephesi vardır ve o cephe mesajlar yayar. Dinsel öyküleri görselleştirir, kentsel mekana katkıda bulunur. Ortaçağ Selçuk anıtlarının da taçkapılı cepheleri olduğunu biliyoruz. Dikkat ederseniz, bunlar hep dinle doğrudan bağlantılı biçimlenmelerdir. Cepheyi icat etmek için, deyim yerindeyse, dış yüzeyi tasarlama eyleminde ana güdünün dinsel olmaktan çıkıp salt mimari bir kimlik edinmesi gerekir. Yine deyim yerindeyse, dış yüzeyi tasarlama çabası sekülerleşmelidir ki, o yüzeyi cephe diye niteleyelim. Cephenin sekülerleşmesi deyimiyle kabaca, yapının dış mekanını biçimlendiren mimarın elindeki konuyu artık öncelikle mimarlık terimleriyle düşünür hale gelmesini kastediyorum. Bu yapılmadığı zaman, dış yüzey yine bir öykü anlatır veya anlatabilir -sözgelimi katedral örneğinde İncil'den mesajlar verilir- ama, bu yapılırken mimarlık bir araç 32 ÇATI&CEPH•ETEMMUZ-AGUST0S / 2007 olarak kullanılmaktadır. O yüzeyin cephe olması için önkoşul, mimarlığın mimarlık dışı bir mesajı ileten bir araç olması değil, bizatihi amaç olmasıdır. Gotik katedral, Victor Hugo'nun deyişiyle 'taştan bir kitaptır'. Ama o nedenle de dış yüzeyine bugünkü anlamda cephe denemez. İşte bu durum İtalyan Rönesansı ile değişmeye başlıyor. Yapı, 'taştan bir kitap' değil, sadece taştan bir mimarlık ürünü haline geldiği zaman sekülerleşir. Ve ancak o zaman bir cephe edinir. Yine de şunu belirteyim ki, bu kadar genel bir ifade fazla birşey ifade etmez. Dönemden döneme değişen cephe tanımlarını, dönemden döneme değişen cephe mimarlıklarını tartışmak genelde cepheyi tartışmaktan daha anlamlıdır bence." En çarpıcı cepheler en aykırı eçenekl r kul ıl r ı.. yapı r "Her malzemenin mimarlığı yapılabilir. Hiçbir malzeme diğerinden daha fazla yüceltilmemeli. Her malzeme cephe tasarlamaya olanak verir. Tabii tersi de geçerli, yani her mimarlığın kendi cephe anlayışına uygun cepheyi neredeyse sonsuz denecek bir seçenekler yelpazesinde inşa etme şansı vardır. Hepsinden önemlisi de hiçbir malzeme diğerinden daha az çekici değildir. Günümüz mimarlık dünyasında böyle bir şey düşlenemez bile. Hatta cephe tasarımı bağlamında en ilginç ve önemli denemeler, elde mevcut cephe inşa etme malzemeleriyle o malzemenin doğasına uygun davranılarak yapılmamıştır. Aksine, çoğunlukla en çarpıcı cepheler en akla gelmeyen, en beklenmedik, en kuraldışı olan, en aykırı seçenekler kullanılarak yapılır. Örneğin Barok mimarlar ya da Gaudi cephelerini eğrisel, organik biçimlenmeye en az uygun malzeme olan doğal taşla inşa etmişlerdir. Le Corbusier Maison Jaoul'de çıplak harman tuğlası kullanır. Nouvel bir otel tasarımında paslı demir sacı alıp cephe kaplaması yapar. Han Tümertekin, son tasarladığı evde cephe ve çatı örtüsünü harçsız yığma moloz taşla gerçekleştirir. Örnekler çok ... " Cephe artık yapının "çeper"i o a nl m : an yo "Dünyada dış cephe konusunda genel bir eğilimden söz edilemez. Fakat. cephenin düzlemselliğinin, yani düşey bir düzlemden ibaret olma özelliğinin giderek kural olmaktan çıktığı söylenebilir. Hatta, Euklidesçi geometrilerin kural olmaktan çıktığı da söylenebilir. Tasarımda bilgisayar kullanımının, yani dijital tekniklerin ve onlarla bağlantılı non-standart geometrilerin kullanımı tırmanırken, cephe tasarımı artık eskisi gibi yapının dış yüzeyini düzenleme, biçimlendirme anlayışıyla ortaya konamıyor. Cephe yeni bir tanım kazanıyor ve kentsel mekanla diyalog kuran bir düzlem olmaktan çıkıp, yapının çeperi olarak anlam kazanıyor. Örneğin, Gehry'nin Walt Disney Konser Salonu'nda artık geleneksel anlamda cepheden söz etmek anlamsız. Orada, cephe, non-standart geometrinin varettiği buruşturulmuş kağıt tomarına benzer yapı kitlesinin dışarıdan görünen kısmı. Ya da Toyo lto'nun Tokyo'daki Tod's binasında olduğu gibi tüm yapıyı taşıyan çepere istersek cephe diyebiliriz. Ya da daha çarpıcısını söyleyeyim: Öyle bir tasarım dünyasına doğru yol alıyoruz ki, artık bir otomobilin cephesinden söz etmek ne kadar anlamlıysa, bazı yapıların cephesinden konuşmak da o kadar anlamlı. Özetle, cephe Rönesans'ta doğdu, ama ondan beri de çok yol aldı ... " '-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=