![Su Yalıtımı Binaları Depremlerin Yıkıcı Etkisine Karşı Korur Su Yalıtımı Binaları Depremlerin Yıkıcı Etkisine Karşı Korur](https://www.cativecephe.com/dokumanlar/321/su-yalitimi-binalari-depremlerin-yikici-etkisine-karsi-korur_1490588.jpg?res=0.5475123)
Yapılan araÅŸtırmalar, suya maruz kalan bir bina donatısının 15 yılda taşıma kapasitesinin yüzde 90’ını, 24 yılın sonunda ise tamamını kaybettiÄŸini gösteriyor. Ä°ZODER BaÅŸkanı Emrullah Eruslu, 6 Åžubat 2023’te yaÅŸanan deprem faciasının yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Kamudan inÅŸaat firmalarına, mühendisinden ustasına, kiracısından ev sahibine Türkiye’de herkesin güvenli bina anlayışını benimsemesi ÅŸart. Mümkünken tedbir almamak sonrasında çok fazla acıya sebep oluyor. Bugün, bina inÅŸa edenin de bir gayrimenkul satın alanın da depreme karşı dayanıklı ve uzun ömürlü binalar için doÄŸru yapılmış su yalıtımı uygulamasının hayati önem taşıdığını unutmaması gerekiyor” dedi.
Ülke olarak yüreklerimizde derin izler bırakan 6 Åžubat deprem felaketinden çıkarılması gereken en önemli dersin güvenli yapılaÅŸmanın tüm yönleri ile ele alınarak zaman kaybetmeden ülke çapında yaygınlaÅŸtırılması olduÄŸunu belirten Ä°ZODER Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları DerneÄŸi Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Emrullah Eruslu, ÅŸunları söyledi: “Depremler, yangınlar, seller ve yitip giden hayatlar. Bu konudan muzdarip vatandaşımız kalmayıncaya kadar ülkemizin bir numaralı gündemi güvenli yapılaÅŸma olmalı. Deprem kuÅŸağında yer alan ülkemizde kaybedecek bir dakikamız yok. Beklenen Büyük Marmara ve Ä°stanbul depremi, yaklaÅŸan tehlikenin boyutlarını daha iyi anlamamızı saÄŸlıyor. Yeni inÅŸa edilen tüm binalar deprem gerçeÄŸi göz önünde bulundurularak tasarlanmalı. Zemine uygun, kaliteli malzeme ve doÄŸru iÅŸçilik ile inÅŸa edilecek binalarda mevzuatlardaki tüm kurallar eksiksiz uygulanmalı ve sıkı ÅŸekilde denetlenmeli. Binalarda yaÅŸanan en temel sorunlara baktığımızda; ısınamamadan evlerdeki rutubete, yangın güvenliÄŸinden gürültüye kadar pek çok sorununun aslında yalıtımsızlıktan kaynaklandığını görüyoruz. Su ve ısı yalıtımının binaların düÅŸmanı olan korozyona karşı kalkan görevi görerek binaları koruduÄŸunu unutmamalıyız. Ancak yalıtımla korozyona karşı güçlendirilmiÅŸ binalar depremin yıkıcı etkisi karşısında saÄŸlam bir ÅŸekilde ayakta kalabilir.”
Suya karşı yaÅŸam alanlarını korozyondan koruyarak bina ömrünü uzatan su yalıtımının özellikle betonarme binaların güvencesi olduÄŸunu vurgulayan Ä°ZODER BaÅŸkanı Emrullah Eruslu, açıklamalarını ÅŸöyle sürdürdü: “Türkiye’deki yapı stoku ağırlıklı olarak betonarme binalardan oluÅŸuyor. Betonarme yapı sistemlerinin en zayıf noktalarından biri ise suya karşı olan hassasiyetleridir. YaÄŸmur, kar, yeraltı suları, zeminde yer alan nem, mutfak, banyo, tuvalet gibi ıslak hacimlerdeki su kaçakları, binanın inÅŸa edildiÄŸi zeminde bulunan basınçlı veya basınçsız yeraltı suları nedeniyle binalar sürekli olarak suya maruz kalabilir. Suyun taşıyıcı yapı elemanlarına nüfuz etmesi, betonun içindeki demirin paslanmasına yani korozyona neden olur. Korozyon ise yapının yük taşıma kapasitesini azaltır. Betonarme yapıların saÄŸlıklı bir ÅŸekilde, tasarım ömürleri süresince iÅŸlevlerini sürdürebilmesi için yapının tamamının standartlara uygun ÅŸekilde ısı ve su yalıtımı ile korozyondan korunması gerekir. Karadeniz Teknik Üniversitesi ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Åžakir ErdoÄŸdu’nun yaptığı araÅŸtırma; suya maruz kalan bir donatının 5 yılın sonunda taşıma kapasitesinin yüzde 50’sini, 15 yılın sonunda yüzde 90’ını, 24 yılın sonunda ise tamamını kaybettiÄŸini ortaya koyuyor. Yani herhangi bir deprem ya da dış etken olmadan bile sadece donatı korozyonu ile bir yapının çökmesi söz konusu. 17 AÄŸustos 1999 Marmara Depremi sonrasında Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından yapılan incelemeler sonucunda, yüzde 79’u hasarlı bulunan 55 bin 651 konut ve iÅŸ yerinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edilmiÅŸti.”
Su yalıtımı zorunlu ama uygulama yetersiz
Binanın doÄŸrudan suya maruz kalan çatı, temel, ıslak hacim gibi bölgelerinde uygulanacak su yalıtımı ve halk arasında terleme olarak bilinen yoÄŸuÅŸmayı önleyen ısı yalıtımı uygulamalarının doÄŸru ve eksiksiz yapılması ile binalarımızın depreme karşı korunabileceÄŸini söyleyen Emrullah Eruslu, “Binalarda Su Yalıtımı YönetmeliÄŸi’nin 2018 yılında yürürlüÄŸe girmesi ile su yalıtımı zorunlu bir uygulamaya dönüÅŸtü. Söz konusu yönetmeliÄŸin yürürlüÄŸe girdiÄŸi 1 Haziran 2018’den itibaren inÅŸa edilen ve zorunlu olarak su yalıtımı yapılan bina sayısı toplam yapı stokunun sadece yüzde 5-5,5’ini oluÅŸturuyor. 10 milyonun üzerinde bina, 30 milyonu aÅŸan hanenin bulunduÄŸu ülkemizde bu düÅŸük oranlardaki su yalıtımı uygulaması maalesef bu iÅŸin yeterince ciddiye alınmadığını ortaya koyuyor. Ülkemizde ortalama bina ömrünün 30 yıl olduÄŸunu görüyoruz ancak bir binanın ömrü en az 80-100 yıl olmalı. Uzun yıllar boyunca güvenli barınma saÄŸlayacak binalar için zemin etüdünün doÄŸru yapılması, yapının tekniÄŸine uygun olarak tasarlanması, iç ve dış etkenlerden yalıtım ile korunması ve bütün süreçlerin yine tekniÄŸine uygun ÅŸekilde denetlenmesi gerekiyor” dedi.
Ä°stanbul’da olası depremde 194 bin bina risk altında!
7,5 büyüklüÄŸündeki senaryo depreminde Ä°stanbul’daki binaların ortalama yüzde 17’sinin (yaklaşık 194 bin bina) orta ve üstü seviyede hasar göreceÄŸinin tahmin edildiÄŸini dile getiren Eruslu, “Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi ile BoÄŸaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem AraÅŸtırma Enstitüsü Deprem MühendisliÄŸi Ana Bilim Dalı tarafından hazırlanan ‘Ä°stanbul Ä°li Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi’ raporunda yer alan sonuçlar, durumun ciddiyetini ortaya koyuyor: 7,5 büyüklüÄŸündeki senaryo depreminde Ä°stanbul’daki binaların ortalama yüzde 26’sının hafif, yüzde 13’ünün orta, yüzde 3’ünün ağır ve yüzde 1’inin çok ağır hasar görmesi bekleniyor. Buna göre ağır ve çok ağır hasarlı binaların yıkılıp tekrar yapılması gerektiÄŸi ortaya çıkıyor. Öte yandan orta hasarlı binaların da onarım yerine yıkılıp yeniden inÅŸa edilmelerinin çoÄŸunlukla daha uygun olduÄŸuna iÅŸaret ediliyor. Durum böyleyken bir an önce Türkiye genelinde mevcut bina stokunun incelenmesi, güvenli hale getirilebilecek binaların ve güvenli olmayan binaların tespit edilmesine ihtiyaç var. Yeterli dayanıma sahip olan güvenli binaların güçlendirilmesi, güvenli olmayan binaların ise kentsel dönüÅŸüme tabi tutulması ve yeniden inÅŸa edilmesi hayati önem taşıyor” diye konuÅŸtu.
R E K L A M