Sera Üzerine Araştırma
1. GİRİŞ Sera kelimesinin birçok tanımına rastlamak mümkündür. Seralar, bitki yetişmesine uygun şartların sağlanması amacıyla çevre şartları kontrol edilebilen veya düzenlenebilen cam, plastik, fiberglas gibi ışığı geçiren materyallerle örtülü yapı elemanlarıdır [1]. İklim koşullarının açıkta bitki yetiştirmeye elverişli olmadığı dönemlerde, kültür bitkilerinin ekonomik olarak yetiştirilmesini olanaklı kılan, bitkisel üretim için gerekli olan gelişim etmenlerini sağlayabilen, içinde hareket edilebilir yapılardır [2]. Seralar, iklimle ilgili çevre koşullarına tamamen veya kısmen bağlı kalmadan gerektiğinde sıcaklık, nem, ışık ve havalandırma gibi faktörleri kontrol altında tutarak, bütün yıl boyunca çeşitli kültür bitkileri ile bunların tohum, fide ve fidanlarını üretmek, bitkilerini saklamak ve sergilemek amacıyla cam, plastik vb. ışık geçirebilen maddelerle kaplanarak, değişik şekillerde inşa edilen yüksek sistemde bir örtüaltı yetiştiriciliği yapısı olarak tanımlanmaktadır [3]. Bitkilerin iyi bir şekilde büyüyüp gelişmesi için seralarda kış mevsimi süresince ısıtmaya, kış ve yaz mevsimi süresince de havalandırmaya gereksinim vardır. Sera sıcaklığının aşırı derecede yükselmesini önlemek, bitkilerden ve topraktan oluşan buharlaşma ile meydana gelen su buharı birimini uzaklaştırmak ve fotosentezde kullanılmış olan CO2'i tekrar yerine koymak amacıyla havalandırmaya gereksinim duyulur [4]. 2. MATERYAL VE YÖNTEM Araştırmanın ana materyali, Türkiye?deki seraların işletmesindeki genel özellikleri, ısıtma sistemleri, konstrüksiyon ve örtü elemanları, toprak yapısı, sulama sistemi, seraların projelendirilmesi ve seralardaki süs bitkisi yetiştiriciliğidir. Yapılan bu araştırmada sera üzerine yazılan birçok makaleden faydalanılmıştır. Araştırmada daha önceden seracılık üzerine yapılan araştırmalar ve istatistikler göz önünde bulundurulmuştur. 3. BULGULAR Ülkemizde sera tarımının başlangıcı diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça yenidir. Sera yapımı ve sera tarımı ülkemizde 1940'lı yıllarda başlar. Kamu kuruluşlarınca Antalya ve İçel illerinde deneme ve araştırma amacıyla kurulan ilk seraları çevrede bulunan çiftçilerin kurduğu basit seralar izlemiştir. Sera alanları zamanla bu bölgeden Ege ve Marmara bölgesine yayılmış ve bugünkü durumuna gelmiştir [5]. 1960'lı yıllara kadar Antalya ve İzmir bölgelerinde sınırlı düzeyde gerçekleşmiştir. Örtüaltı alanlarda, plastik malzemenin kullanılmaya başlaması ile hızlı bir artış görülmüştür. Ülkemiz sera alanlarının yüzde 95'inde sebze, yüzde 4'ünde süs bitkileri, yüzde 1'inde de meyve yetiştiriciliği yapılmaktadır. Türkiye'de toplam 49.600 ha'lık alanda örtüaltı yetiştiriciliği yapılmaktadır. Cam sera alanlarının yüzde 84.5'i ( Tablo 1. Örtüaltı Elemanlarında 20 Yılda Beklenen Gelişimler (ha) [2].
1940 yılında sera yapımı ve sera tarımının yaygınlaşmasıyla süs bitkilerinin üretimi de ticari amaçlı başlamıştır. Süs bitkilerin üretiminde ve kullanımında yirminci yüzyılın ortalarında sonra hızlı gelişmeler olmuştur. Süs bitkileri pek çok ülkede ekonomiye katkı sağlayan etkili bir sektör olarak kabul edilmektedir. Seracılık geçmişte, soğuk memleketlerde yetiştirilmesi mümkün olmayan bazı sebze, meyve ve süs bitkilerinin yetiştirilmesini gerçekleştirmek üzere başlamıştır. Amerika'nın öncülüğünü yaptığı seracılıkta Hollanda ikinci sırayı ve Japonya üçüncü, İngiltere dördüncü sırayı almıştır. Sera işletmeciliği Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'nın Akdeniz kıyılarına sahip memleketlerde özellikle İspanya, İtalya, Güney Fransa, İsrail ve bazı kuzey Afrika ülkelerinde de son yıllarda büyük gelişmeler göstermiştir [11]. Ülkemiz seralarında süs bitkileri üretimi yüzde 4 gibi çok düşük düzeylerdedir [2]. Türkiye potansiyel olarak uygun ekolojiye, deneyimli üreticilere ve ihracatçılara sahip olmasına rağmen kesme çiçek üretimi ve ihracatı istenen seviyede gelişmemiştir. İhracat 15 yılda ancak 13.5 milyon dolar düzeyine çıkabilmiştir [7]. Örtü altı yetiştiriciliği daha çok fiziki coğrafya unsurlarına bağlı olarak sürdürülmektedir. Çünkü doğal ortam şartlarının tam manasıyla optimum hale getirmek mümkün olmamaktadır. Teknoloji ne kadar gelişirse ortam şartlarının etkisi o kadar azaltılabilir. Ülkemizde üretilen sera çiçeklerinin üçte biri araştırma sahasında üretilmekte olup, Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir [10]. Günümüzde doğal tür ve genotiplerden süs bitkisi olarak yararlanma çalışmaları büyük önem kazanmış ve bu alandaki araştırmalar yeniden yoğunlaşmıştır. Türkiye, toprakları üzerinde 163 familyaya ait 1225 cins ve 3000'i endemik olan 10.500 türü barındıran, bitki genetik kaynakları ve bitkisel çeşitlilik açısından dünyadaki önemli ve nadir ülkelerden biridir ve bu zenginlik doğal tür ve genotiplerin süs bitkisi amaçlı kullanımları için büyük bir potansiyel oluşturmaktadır [8]. İç mekan süs bitkisi üreten irili ufaklı işletmelerin çoğu Marmara Bölgesi'nde yoğunlaşmıştır. Bunda en büyük etken İstanbul ve Bursa gibi iki büyük pazarın yakınlığı olmuştur. Marmara Bölgesi'ni sırasıyla Ege ve Akdeniz bölgelerinin takip ettiği görülmektedir. Her üç bölgede de plastik sera varlığının cam seralara göre daha fazla olduğu dikkat çekmektedir [2]. Sebzede olduğu gibi süs bitkilerinde de üretim materyali bakımından dışa bağımlılık söz konusudur. Ülkemizde iç piyasaya yönelik çalışan küçük üreticiler, karanfil ve kasımpatında kendi materyalini yetiştirdiği bitkilerden temin etmektedir. İhracata yönelik kesme çiçek yetiştiriciliği yapan kuruluşlar ise üretim materyallerini her yıl ithal etmektedirler. Lilium ve glayöl gibi soğanlı süs bitkilerinde ise üretim materyali temininde tamamıyla dışa bağımlılık sürmektedir. Üretim materyalinde dışa bağımlılığı azaltmak için bu konuda çalışmak isteyen firma veya kişiler gerekli altyapıyı oluşturmak üzere desteklenmelidir [2] . 3.1. SERALARIN YAPISAL ÖZELLİKLERİ 3.1.1. İşletme Büyüklüğü Ülkemiz seralarına işletme yapısı ve sera büyüklüğü yönünden bakıldığında genelde seraların aile işletmeleri şeklinde ve küçük alanlara sahip oldukları görülür. Ortalama sera büyüklüğü 3.1.2. Konstrüksiyon ve örtü malzemesi Sera konstrüksiyon (yapı) malzemesi olarak ülkemizde ahşap, demir ve galvanize demir kullanılmaktadır. Plastik örtülü seralarda 1980'li yıllara kadar oldukça yaygın olan ahşap iskeletin, dayanıksız olması ve örtü malzemesini tutturmak için kullanılan çivilerin örtü malzemesini yırtması nedeniyle kullanımı gittikçe azalmaktadır. Günümüzde artık plastik ve cam örtülü seralarda, demir ve galvanize edilmiş demir profiller kullanılmaktadır. Akdeniz Bölgesi?ndeki diğer ülkelerde olduğu gibi, örtü malzemesi olarak plastiğin kullanılması bizim ülkemizde de giderek yaygınlaşmaktadır. Plastik örtü olarak da en yaygın kullanılan materyal, ucuzluğu nedeniyle polietilendir (PE). Son yıllarda piyasada bulunan UV, IR ve antifog katkılı plastik örtüler, uzun ömürlü olmaları nedeniyle üreticiler tarafından daha tercih edilir olmuştur. Örtü materyalini konstrüksiyona tutturmak için eskiden cam seralarda macun, plastik seralarda çivi kullanılırken, günümüzde sert veya yumuşak plastikten klips kullanımına geçilmiştir [2]. Sera tipleri verilirken, cam ve plastik örtülü seralar ve bu seralarda kullanılan çeşitli örtü materyalinin tanıtılması yapılmış, bunların fayda ve sakıncaları belirtilmiş, seralarda kullanılan cam kalınlığının 2- Ülkemiz seralarında özellikle çatı havalandırması istenilen düzeylerde değildir. İyi bir sera havalandırması için çatı havalandırmasının sera taban alanın yüzde 20'si kadar büyüklükte olması istenirken, ülkemiz seralarında bu oran yüzde 1-4 arasında değişmektedir. Çoğu plastik örtülü olan seralarda çatı havalandırması hiç olmadığından, yükselen nem ve sıcaklığı kontrol etmek oldukça zordur. Yetiştiriciler ancak yan havalandırma yapmak suretiyle nem ve sıcaklığı kontrol etmeye çalışmaktadırlar ki bu da yetersiz kalmaktadır [2]. Ülkemizde son yıllara kadar sera yapımı konusunda hizmet veren kuruluşlar yoktu ve üreticiler ya kendileri ya da yörelerindeki ustalarla seralarını kurmaktaydılar. Özellikle havalandırma açıkları yetersiz bırakılmaktaydı. Ayrıca fazla taşıyıcı konstrüksiyon malzemesi kullanılması sera içine giren ışık miktarını azaltmakta, kullanılan dikmeler mekanizasyonu kısıtlamaktaydı. Günümüzde, seralarda yapısal sorunların tamamıyla çözüldüğünü söylemek mümkün değilse de, bu konuda hizmet veren kuruluşların bulunması ve modern sera tesislerine rastlanabilmesi sevindiricidir. Montaja hazır halde satılan galvanize konstrüksiyon malzemelerinin kullanımı ile seraların kurulması teşvik edilerek ülkemiz seraları daha modern bir görünüme kavuşturulabilir [2]. 3.1.3. Isıtma Ülkemizde örtüaltı üretimi, mevcut iklim koşullarından olabildiğince yararlanarak, en alt düzeyde masrafla yapılmaya çalışılmaktadır. Bu yüzden iç mekan süs bitkileri seraları haricindeki diğer seralarda ısıtma genelde don zararından korunmak amacıyla yapılmaktadır. Bunun sonucunda gerek verim, gerekse kalite düşmekte ve hastalıkları kontrol etmek güçleşmektedir. Sebze üreticileri, ısıtma masraflarını en aza indirmek amacıyla tek ürün yetiştiriciliği (Eylül?Haziran) yerine çift ürün yetiştiriciliğini (sonbahar: Temmuz-Ocak; ilkbahar: Aralık-Temmuz) tercih etmektedir. Tek ürün yetiştiriciliğinde ısıtma sadece don zararından korunmak amacıyla yapılmakta, meyve tutumu özellikle domates ve patlıcan gibi sebze türlerinde bitki büyüme maddelerinin kullanımı ile sağlanmaktadır. Kısa dönem yetiştiriciliklerinde ise pazarda ürün fiyatlarının yüksek olduğu dönemde ürün boşluğu olmaktadır. Üretimde planlamanın yapılamaması, üreticinin karşı karşıya kaldığı fiyat dalgalanmaları, düşük verim ve meyve kalitesi üretimde karşılaşılan en önemli çıkmazlardandır. Girdilerin yüksek olduğu seracılıkta ihracat hedeflendiği takdirde bu sorunları aşmak daha kolay olacaktır. Bunun ise ilk koşulu meyve kalitesinin yükseltilmesi ve üretim planlamasının yapılabilmesidir. Bu da ancak seralarda yetiştirilen türe göre belli bir dereceye kadar ısıtma yapılması ile sağlanabilir [2]. Günümüzde seralarda don tehlikesine karşı yaygın bir şekilde kullanılan çatı yağmurlamasının yanında ısı perdesi ve su şiltesi gibi diğer ısı koruma yöntemlerinin de yaygınlaşmasında büyük yarar vardır. Bu tekniklerin kombinasyonları da oldukça iyi sonuç vermektedir. Örneğin su şiltesi ve ısı perdesinin birlikte kullanımının sıcaklığı 4- Bitki türlerine ve bitkilerin gelişme safhalarına göre değişiklik göstermekle birlikte sera bitkileri için genellikle sıcaklığın 15 Özellikle yaz aylarında güneşin çok yakıcı olduğu öğle saatlerinde sera sıcaklığının 65-70 Akıllı sera projesinde güneşten elde edilen enerjinin absorbsiyonlu soğutma sisteminde kullanılmasıyla, seranın yazın soğutma kışın ısıtma ihtiyacı, elektrik enerjisi kullanılmadan karşılanmaktadır. Bunun sonucunda bitkilerin gelişimi için gerekli olan ideal sıcaklık şartları her mevsim sağlanmakta ve seradan azami verim alınmaktadır. Akıllı sera ayrıca bilgisayar kontrollü sistemler yardımıyla sulama, CO2 - O2 dengesini ayarlama ve havalandırma gibi gereksinimleri karşılamakta, bitki konforu azami düzeyde tutulmaktadır. Akıllı sera projesinde güneş enerjisi kullanılarak seraların soğutulması ve ısıtılmasıyla seraların işletme maliyetlerini önemli ölçüde azalmakta, seradan daha fazla verim alınmakta ve ülkemizin elektrik enerjisinden tasarruf etmesine katkı sağlanmaktadır. Güneş enerjili soğutma sistemlerinin ilk yatırım maliyetleri yüksek olmasına karşın, sürekli artan enerji fiyatları göz önüne alındığında bu tür sistemlerin gelecekte çok daha fazla kullanım alanı bulacağı kesindir. Ülkemiz seracılığının gelişiminde önemli rol oynayabilecek faktörlerden birisi de jeotermal enerji kullanımının yaygınlaştırılmasıdır. Yenilenebilir, ekonomik ve çevre ile dost bir enerji kaynağı olan jeotermal enerji, ülkemizde ısıtmalı seracılığı mümkün kılabilecek ve seracılığı ideal çizgisine oturtabilecek tek çözüm gibi görünmektedir. Türkiye'nin önemli bir jeotermal enerji bölgesi olan Alp-Himalian orojenik kuşağında yer aldığı ve jeotermal kaynak zenginliği bakımından ilk yedi ülke arasında bulunduğu bildirilmektedir. Yüksek sıcaklıklı jeotermal akışkan içeren sahalar Türkiye'nin batısında, düşük ve orta sıcaklıklı sahalar ise orta, doğu ve kuzeyinde yer almaktadır. Seracılığın yaygın olduğu Akdeniz sahil şeridinde ise, sera ısıtmasında kullanılabilecek 40°C'ın üzerinde sıcaklığa sahip jeotermal saha saptanmamıştır. Dolayısıyla jeotermal kaynakların kullanımı seracılığımızı istenen çizgiye taşıyabilecektir. Yedinci Beş Yılllık Kalkınma Planı, Örtüaltı Sebze Yetiştiriciliği Özel İhtisas Komisyonu Raporu'nda, jeotermal sahalar içerisinde Sarayköy-Denizli, Simav-Kütahya ve Kozaklı- Nevşehir'in en önde gelen potansiyel sera üretim merkezleri olduğu belirtilmektedir. Bu merkezler içerisinde yer alan Simav'da Çevre Bakanlığı'nın da desteği ile 1992 yılında jeotermal enerji konutların ısıtılmasında kullanılmaya başlanmış olup bu tarihten sonra ilçede seracılık faaliyetleri de başlamış ve günümüzde sera alanı 102 dekara ulaşmıştır. Yapılan çalışmalar Türkiye'nin 31.500 MW'lık termal kapasiteye sahip olduğunu ve bu yolla 150.000 dekar seranın ısıtılmasının mümkün olduğunu ortaya koymuştur. Oysa halihazırda ancak 200 dekarlık bir sera alanının jeotermal enerjiyle ısıtıldığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle de, jeotermal ısıtmalı seracılığın geliştirilebilmesi için gerekli desteğin sağlanması gerekmektedir [2]. 3.1.4. Toprak Seralarımızda üretim halen geleneksel şekilde toprakta yapılmaktadır. Ancak seralarda uygulanan monokültür ve toprakların örtü altında olması aşağıda özetlenen sorunları beraberinde getirmektedir: - Toprak yorgunluğu - Toprak kaynaklı hastalıklar - Nematodlar - Toprakta tuz seviyesinin yükselmesi - Sürme tabanı denilen geçirimsiz tabakanın oluşması. Bu sorunları çözmeye yönelik olarak sera toprağı yaz aylarında göllendirme sulamalar yapılarak yıkanmalı ve sürme tabanı oluşmuş ise kırılmalıdır. Ayrıca yıkama ile oluşan suların topraktan uzaklaşmasını sağlamak ve daha da önemlisi kış aylarında seraya yağmur sularının girişini engellemek için sera drenajına gereken önem verilmelidir. Sera topraklarında organik madde içeriğinin yüzde 10 olması idealdir, seracılık bölgelerinde kaliteli organik gübre bulmak zor olmakla birlikte sera toprağında organik madde oranının yüzde 5'in altına düşmemesine dikkat edilmelidir. Ülkemiz seralarında yeşil gübrelemeye de gereken önem verilmemektedir. Seraların boş olduğu dönemde mısır bitkisi yetiştirilerek yeşil gübreleme yapılması, toprağın organik madde içeriğini yükselteceği gibi fiziksel yapısının da düzeltilmesine yardımcı olacaktır. 3.1.5. Sulama Serada bitki yetiştiriciliğinde bitki gelişimi için gerekli su, açık alandaki yetiştiricilikten farklı olarak yalnızca sulama ile karşılanmaktadır. Bu durum, küçük bir alanda yüksek verimin sağlanmasını amaçlayan ve yüksek yatırımlarla gerçekleştirilen seralarda sulama uygulamalarının önemini daha da artırmaktadır. Serada yapılan üretimlerde suyun bitkilere uygulanmasını sağlayan pekçok yöntem kullanılmaktadır. Bunlar, günümüzde giderek terkedilen yüzey sulama yöntemlerinin yanı sıra, gelişen teknolojinin sağladığı çeşitliliğe uygun olarak artan uygulama alanı bulan ve bitki üretim tekniklerine bağlı olarak değişime uğramış, bilinen modern sulama yöntemleridir. Üretici koşullarında, günümüzde en yaygın olarak kullanılan yöntem -pekçok üstün yönleri nedeniyle- damla sulamadır. Günümüzde sulamanın programlanmasına yönelik olarak, toprağa, bitkiye ve iklime dayalı izleme tekniklerini kullanan birçok yöntem geliştirilmiş olmasına karşın, ülkemiz seralarının büyük bir bölümünde arzu edilen düzeyde bilimsel yöntemler kullanılmamaktadır. Üreticiler sulamayı genellikle bitki veya toprağın durumunu görsel olarak inceleyerek programlamaktadırlar. Bu durum ise su, gübre ve enerjinin etkin kullanılmamasının yanısıra, çevre kirlenmesi, taban suyunun yükselmesi ve drenaj sorunlarının artmasına yol açmaktadır. Ayrıca sulama suyu kalitesi, toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri ile verimlilik durumunun bilimsel düzeyde belirlenmemesi verim ve kalite azalması ile sonuçlanabilmektedir [2]. 3.2. SERALARDA PROJELENDİRME İŞLEMLERİ Günümüzde Türkiye?de sera projeleri statik ve mukavemet hesaplamaları yapılmadan, görerek hazırlanmaktadır. Bunun sonucunda ya gereğinden çok ya da az malzeme kullanılmaktadır. Birinci durumda serada gereğinden çok gölgeleme olmakta, ikinci durumdaysa kötü hava koşullarında seralarda yıkılmalar meydana gelmektedir. Bu durumların ortadan kaldırılması için sera projeleri ilgili standartlar yardımı ile statik ve mukavemet hesapları çok iyi bir şekilde yapılarak hazırlanmalıdır. Tarımsal yapılarda sıkça kullanılan kafes kiriş sistemlerinin statik çözümlerini düğüm metodunu kullanarak çözen bir bilgisayar programı geliştirilmiştir. Sera projelerinin hazırlanmasında kullanılan yöntemlerin hesap ve çizim işlemleri klasik yöntemle yapıldığında uzun zaman almaktadır. Farklı projelerin kısa sürede hazırlanabilmesi için günümüzde oldukça yaygın olarak kullanılan bilgisayarlardan yararlanılmalıdır. Seralarda bilgisayarlar ya da elektronik donanımlar çeşitli işlerin otomasyonu için kullanılmaktadır. Uzman sistemler ise çeşitli sorunların çözümünde uzmanların yerini kısmen alabilmeyi amaçlamaktadır. Uzman sistemler, bilgisayarın insan gibi düşünebilmesine çalışılan sistemlerdir. Oldukça hızlı bir gelişme içerisindeki uzman sistemler bugün tıp, kimya, tarım, jeoloji, matematik vb. pek çok bilim dalında kullanılmaktadır. Örtü altı yetiştiriciliği, tarımın diğer kollarına nazaran oldukça fazla uzmanlık bilgisi gerektirir. Üstelik bu bilgi sadece bir alanda deği,l hastalık ve zararlılar, toprak sorunları, bitki fizyolojisi gibi bir çok alandaki uzmanın bilgisidir [10]. 4. SONUÇLAR Türkiye'de seracılığın her geçen gün arttığı ve ilerleyen yıllarda da bu artışın süreceği araştırma sonuçları incelendiğinde ortaya çıkmaktadır. Üretimden yüksek verim alınması seraların yapılarına bağlıdır. Sera yapısının basit, geleneksel yöntemde olması üreticiye ekonomik açıdan zarar vermemektedir. Ancak, üretimde verim açısından kayıplara yol açmıştır. Seraların yapısal özellikleri oldukça dikkat edilmesi gereken unsurlardır. Araştırmada da bahsedilen unsurlar sera sahibinin, üretimi tüm mevsimlere dağıtabilmesi ve verimli ürünler alabilmesini sağlamaktır. Seradaki ısıtma ve sulama sistemi elde edilen ürünler için en önemli etkenlerdir. Eğer bitki isteğine uygun ısıtma sistemi uygulanmazsa ürünlerde kalite ve verim kaybına neden olmaktadır. Sıcaklık, nem, ışık ve havalandırma gibi faktörlerin kontrol altına alınması gerekir. İklim koşulları göz önüne alındığında kış mevsimde ölen süs bitkisinin, meyvenin ya da sebzenin o mevsimde yaşayıp üretimine devam edebilmesi bunlara bağlıdır. Türkiye'de üretim oranı süs bitkiciliğinde ve meyvecilikte düşük olmasına rağmen, sebzecilikte oldukça yüksektir. Sera yapımının aşamasında da projelendirmeye özen gösterilmelidir. Eğer projelendirme yapılmazsa üretici zarara uğrayabilmektedir. Çok malzeme alarak ya da az malzeme alarak sera yapımına başlayabilmektedir. Bu projelendirme hesaplama ve çizimlerle yapıldığında oldukça zaman aldığından, günümüzde bilgisayardan yararlanılarak yapılmaktadır. KAYNAKLAR
İlginizi çekebilir... Yangın Yönetmeliği ve ÇatılarResmi gazetede 09/09/2009 gün ve 27344 sayı ile yayınlanan "Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönet... En İyi Çatı Malzemesi Hangisidir?Doğru çatı malzemesini seçmek, çatının dayanıklılığını ve estetik görünümünü doğrudan etkiler.... Sürdürülebilir Binalar için Kaçırılan Önemli Bir Fırsat; 'Termal Enerji Depolama'Bu makalede, bina cephelerinin yeniden düzenlenmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının (YEK) binalara entegrasyonu ve termal enerji depolamanın (TED)... |
|||||||||||||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.