200x200 piksel Reklam Alanı

Sürdürülebilirlik Açısından Geleneksel Türk Evi Çatı ve Cephe Sistemlerinin İncelenmesi

12 Mart 2010 | TEKNÄ°K MAKALE
25. Sayı (Mart - Nisan 2010)

Geleneksel mimaride amaç, doğaya hükmetmek değil, ona uyum sağlamaktır. Buna paralel olarak günümüz mimarisinde de sürdürülebilirlik, doğaya hem uyum sağlamak hem de ona zarar vermeden ve kirletmeden doğaya ait elemanları yaşanılan mekanlara alarak, gelişmiş teknoloji ve malzemeyle konfor şartlarına uygun olacak biçimde düzenlemektir. Yrd. Doç. Dr. Füsun Seçer Kariptaş / Haliç Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Şenay Boduroğlu / MSGSU
Geleneksel mimaride amaç, doğaya hükmetmek değil, ona uyum sağlamaktır. Buna paralel olarak günümüz mimarisinde de sürdürülebilirlik, doğaya hem uyum sağlamak hem de ona zarar vermeden ve kirletmeden doğaya ait elemanları yaşanılan mekanlara alarak, gelişmiş teknoloji ve malzemeyle konfor şartlarına uygun olacak biçimde düzenlemektir. Gelişen ve değişen teknolojiden faydalanılması çevre sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Bu sorunlara yönelik çözüm arayışları, insanların çevreye zarar vermeden doğa ile iç içe yaşamasını sağlayabilmek amacıyla sürekli gündemde tutulmaktadır. Sanayi devrimiyle birlikte tüketim toplumunun oluşması, yapı sektöründe yeni tekniklerin kullanılması, enerjinin ucuz ve tükenmezmiş gibi görünmesine ve enerji kullanımının artmasına sebep olmuştur. Tüm bunların sonucunda mevcut arazi verileri, iklimsel veriler ve doğal çevre göz önünde bulundurularak bir mimari yapının yerleşiminde, tasarımında ve malzeme seçiminde yapının enerji ihtiyacını en aza indirgemeyi amaçlayan sürdürülebilir mimarlık kavramı ortaya çıkmıştır.


Geleneksel Türk Evi 
Geleneksel Türk Evi, tarih boyunca Türklerin içinde oturdukları ev tipi olarak tanımlanabilir. Ancak tarihte Türklerin mekanları çok değişmiş, Orta Asya’dan Balkanlar’a, Kuzey Afrika’dan Arabistan’a, oradan Karadeniz’in kuzeyine kadar uzanmışlar; ayrıca pek çok devlet kurmuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu’nda 17. ve 18. yüzyılda da Türk Evi formu gelişmiş ve geniş bir coğrafi alana yayılmıştır.  Sadece Türkler değil, İmparatorluk sınırları içinde yaşayan topluluklar da bitki örtüsü, topografya, iklim ve ekonomik şartlara en uygun mimari çözümün bulunmasında katkıda bulunmuşlardır. Sedad Hakkı Eldem’e göre “Türk Evi, eski Osmanlı devletinin sınırları içinde Rumeli ve Anadolu bölgelerinde oluşmuş ve beş yüz sene kadar devam etmiş, kendi özellikleriyle belirginleşmiş bir ev tipidir.” Bir başka tanıma göre, geleneksel Türk ailesinin yaşam kültürü ve törelerine uygun şekil ve plan özellikleri gösteren, asırlarca Türk insanın gereksinmelerine cevap vermiş bir konut tipidir (4). Sonuçta, Türk Evi özel koşulların bir sonucudur; ama çeşitli durumlara uyum sağlayabilen, kent konutlarında ve saraylarda kullanılabilen, hatta kimi çağdaş gereksinimleri bile karşılayabilen plan düzenlemeleriyle benzeri olmayan özgün bir tasarımdır. 
Sürdürülebilirlik Açısından Geleneksel Türk Evi Çatı ve Cephe Sistemlerinin İncelenmesi
Türk Evi, Osmanlı İmparatorluk sınırları içinde ve bu kültürden etkilenen bölgelerde görülen gelenek, ekonomik koşul, bölgesel-doğal veriler ve uygulama tekniklerine bağlı olarak çeşitli şekillerde biçimlenmiş bir Türk kültür ürünüdür (2). Yeni yerleşim düzenlerinde, geleneksel mimarinin geliştirmiş olduğu uyumların zamanla kaybolduğu görülmektedir. Günümüzde farklı iklim bölgelerinde aynı form, mekan düzeni, kabuk ve malzeme özelliklerine sahip yapılar çoğalmaya başlamıştır. Ancak bu yapılarda iklimlendirme için harcanan enerji miktarı çok yüksektir. Ekolojik mimarlık mevcut arazi verileri, iklimsel veriler ve doğal çevre göz önünde bulundurularak bir mimari yapının yerleşiminde, tasarımında ve malzeme seçiminde yapının enerji ihtiyacını en aza indirgemeyi amaçlamaktadır. Ekolojik yapı, doğal çevre ve kaynaklar üzerindeki etkisi minimum derecede olan, doğayla uyumlu bir şekilde tasarlanan, enerji etkin ve sağlıklı sistemlerin kullanıldığı yapıdır. Geleneksel Türk Evi çatı ve cephe sistemlerinde kullanılan biçim, form ve malzeme doğa, çevre ve insan sağlığı dikkate alınarak tasarlanmıştır. 
İklim  ve Çevreye Uygunluk  
Farklı iklim ve coğrafyaya sahip bölgelerde bulunan Türk Evi örnekleri, kuruluş biçimi açısından değişiklikler gösterir. Değişik bölgelerdeki Türk evleri incelendiğinde, evlerin genelde sokağa sıralı bir biçimde yan yana yerleştikleri ve kimi evlerin sokağa bakan çıkmalarıyla dışa dönük yapıya sahip, kimi evlerin ise avluya açıldıkları, ancak avluyu çeviren komşu evlerin duvarlarıyla süreklilik oluşturdukları görülür. Binaların kümelenmesi ile daha fazla açık alanlar korunmuş, yapma çevrenin doğal çevre üzerindeki etkileri azaltılmıştır. Eğer arazi eğimli bir arazi ise o zaman evler bu eğime uygun olarak yerleştirilmiştir (3).
İklim koşulları Türk Evi geleneği sistemini etkilemiştir. Aynı zamanda plan tiplerini oluşturur ve kullanılan malzemeyi sınırlar. Geleneksel yerleşmelerde yapı birimleri iklim koşullarına uyumlu olarak yönlendirilmiş, yerleşme dokuları iklim koşullarına en uyumlu dolu ve boş ilişkileri sağlayacak biçimde bir araya getirilmiştir. Yerleşme dokusu içinde oluşturulan boşluklar iklimle uyumlu dış mekanlardır. Geleneksel yapıların bazen iç avlular aracılığıyla içe dönük bir mekan düzenlemesine sahip olmalarına karşın, bazen mekanların tümünün dışa dönük olması da iklim koşulları ile uyumludur. Her evde yazlık ve kışlık yaşamaya uygun mekanlar tasarlanmıştır. Geleneksel Türk Evi genellikle tek katlı olmasına rağmen zamanla kat sayısı artmıştır. Esas kat, doğal ışık, güneş, hava ve manzaradan yararlanma amacıyla mümkün olduğunca zeminden yüksek tutulmuştur. Ara kat veya orta kat genellikle alçak tavanlı küçük pencereli, kış yaşamına daha uygundur. Çatılar dört yana eğimli kırma çatı ve geniş saçaklıdır. Küçük ya da büyük mutlaka bir bahçe bulunmaktadır. Evler genelde gün doğuşuna bakmaktadır. Açık, yarı açık ve kapalı mekanlar, dört mevsiminin bütün özelliklerini yaşama olanağı verir. Çatı ile son kattaki odaların tavanları arasında bir hava yastığı oluşturularak, yerleşmede tümüyle topografyaya ve iklim şartlarına uyulmuştur. Soğuk ve yağışlı iklimlerde, yağışların fazlalığı çatıların uzun saçaklı ve mükemmel yapılmalarını zorunlu kılmıştır. Bu iklime karşı, daha iyi korunmuş ve daha kolay ısıtılabilen “kışlık odalar” yapının uygun yerine konulmuş, pencereler ve kapılar daha küçüktür. Ara kat şeklinde biçimlenen bu odalarda yükseklik azaltılmış, ısıdan kazanç sağlamak maksadıyla ahır üzerinde yer seçmişlerdir. Üst kat rutubetten korunmak üzere bu mekanda yer alan ahşap direkler üzerinde yükselmiştir (3).
Cephe ve çatı sistemlerini de çevreye ve doğaya uyum etkiler ve biçimlendirir. Evlerin cepheleri yüksek duvarlarla çevrilerek dış iklim ve sese karşı yalıtım sağlanmıştır. Sokakların iki yanında bulunan yüksek avlu duvarları ve çıkmalar gün boyunca gölgeli alanlar oluşturur. Çıkmaların ortaya çıkmasında sosyal ve kültürel olduğu kadar, iklim ve doğal ışık ihtiyacının da etkisi olmuştur. Geleneksel Türk Evinde ahşap pencere kanatlarının açılma türleri bölgelere göre değişiklik gösterir. İklim önemli bir etkendir. Uygun iklimlerde pencere boşluğu yalnız bir tek kapakla korunmuş, camlı kanat gerekmemiştir.  Ancak sert iklimlerde ısı kaybını önlemek için tüm kanadın açılması önlenmiştir. Ahşap kapıların sofa yönündeki bölümünde bir süs kemeri biçiminde üst pervaz bulunmaktadır. Bu da soğuk havalarda kanadın dayandığı bu kemere pamuklu bir perde asılarak odanın ısı yitirmesi önlenir. Çatılardaki saçaklarda geniş tutularak iklim şartlarından korunmaya çalışılmıştır. Çatılar yalın yapılmıştır, böylece su sorunu yaratmayan bir çatı tasarlanmıştır.
Çatı ve Cephede Kullanılan Malzemenin Doğaya Uygunluğu
Sürdürülebilir tasarımın ölçütlerinden biri de su ve malzeme gibi kaynakların korunumu ve tasarrufudur. Doğaya zarar vermeyen, geri dönüşümlü, yöresel, bölgenin iklim koşullarına uygun ısı geçirgenliğinde, üretim ve uygulamada çok enerji gerektirmeyen özelliklere sahip malzemelerin seçilmesi önemlidir. Geleneksel Türk Evi genellikle kerpiç ya da tuğla duvarlı bir alt yapı üstünde genellikle ahşaptan yapılmış bir ya da iki kattan oluşmaktadır. Döşemenin kuruluşu çok yalın tutulmuştur. Neredeyse “toprağa oturulur gibi” çözümlemeye önem verilmiştir. Gerek kuruluş gerekse yapı gereci açısından incelendiğinde, belirli temel ilkelerin hiç değiştirilmeden uygulanmış bulunduğu açıkça görülmektedir. (5)
Geleneksel Türk Evinde çoğunlukla ahşap yığma veya ahşap karkas sistemler kullanılmıştır. Ahşap hatıllı taş duvarlar genellikle alt katlarda kullanılmış, üst katlarda ise ahşap çatkı uygulanmıştır. Bu sistemin araları da kerpiç ya da tuğla malzeme ile doldurulmuştur. Bir başka Türk evi cephesinde duvarlar ahşaptan yapılmıştır. Bazı durumlarda kerpiç ve değişik ahşap örgü sistemleri de kullanılabilir. 
Ahşap, canlı bir organizma olan ağaçtan elde edilen lifli bir dokuya sahip organik bir malzemedir. Geçmişten günümüze kadar insanoğlu tarafından barınma amaçlı olarak kullanılan en eski yapı malzemelerinden birisidir. Anadolu’da geçmişten günümüze kadar gelen geleneksel yapılar incelendiğinde taşıyıcı malzemesi doğal taş ve kerpiç olan yapılarda pencere, kapı, çatı gibi elemanlarda ahşap kullanıldığı, taşıyıcısı ahşap olan yapıların temelinde ise taş malzeme kullanıldığı görülmüştür. Buradan ahşap-taş veya ahşap-kerpiç malzemelerin bir arada kullanılarak birbirinden farklı yöresel mimarilerin ortaya çıktığı söylenebilir. Kerpiç sıcağa ve soğuğa karşı iyi bir yalıtkandır. Mekan içerisinde nem oranını dengeler. Yangına karşı dayanıklıdır. Çevreyi kirletmez. İşçiliği ve kendisi ucuz malzemedir.
Doğal taş, doğadan çıkarılarak kullanılan hammaddelerin içinde önemli bir yer tutmaktadır. İnsanlık tarihi boyunca şekillendirilerek veya yontularak yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Türk evinde genel olarak temel, duvar ve kemer yapımında kullanılmış, ayrıca bahçe duvarlarının yapımı, kaldırım ve yolların döşenmesi gibi düzenlemelerde de tercih edilmiştir. 
Tuğla malzemenin yapımında, insanoğlu doğadaki toprağı yapıda kullanabilmek için biçimlendirmiş ve bu killi toprağı pişirerek daha dayanıklı hale getirmiştir. Bu şekilde üretilen tuğla,  imalatı yapılan ilk yapı malzemesi olmuştur. Tuğla, hammaddesi killi toprak olan, doğadan elde edilen ve tükenme ihtimali olmayan bir malzeme olduğu için yerel bir malzeme olarak nitelendirilebilir. Ancak kerpiç malzemeden farklı olarak güneşte kurutularak değil, pişirilerek elde edildiği için üretimi sırasında gerekli olan enerji miktarı yüksektir. Yapının üretimi ve kullanım sonrası yıkım aşamasında oluşan atıklar yeniden tuğla malzeme üretiminde kullanılabildiği için geri dönüştürülebilir bir malzemedir. Sonuç olarak, temel ve zemin kat duvarları, bahçe duvarları, yol kaplamaları yapımında taş; ocak yapımında, dolgu olarak ve bahçe duvar yapımında kerpiç; çatı, döşeme, tavan, kapı ve pencerelerde ahşap malzeme kullanılmıştır.
Geleneksel ahşap yapıların çatıları bugün bizim kullandığımız sistemden farklı olarak oturtma denilebilecek sistemlerdir. Çatı yükleri makaslar vasıtasıyla kiriş ve duvarlara aktarılır. Üst katta, tavanı kaplanacak iç mekanların üstü tavan kirişleri ile örtüldükten sonra, çatı formuna uyacak şekilde, özellikle mahya aksları boyunca ana çatı kirişleri yerleştirilir. Sonuç olarak, bina kabuğu ve seçilen malzemeler iklim, çevresel koşullar, yöresel topografik durum gibi pek çok etkene göre değişiklik gösterir. Bazı yörelerde kesme taş, bazı yörelerde ise ahşap hatıllı moloz taş görülebilir. Genellikle rutubetli ve rüzgarlı kıyılarda dış yüzey ahşapla kaplanır, diğer yörelerde ise kireç harçla sıvanır. Çatı örtüsü ormanlık yörelerde ahşap, diğer yörelerde çoğunlukla oluklu kiremit, ahşabı az ve kurak yörelerde düz toprak dam kullanılmaktadır.
Çatı ve Cephede Enerji Korunumu
Geleneksel Türk Evinde planın işlevselliğini dışa yansıtan cepheler oluşturulmuştur. Plan şemasındaki değişikler cepheyi de etkilemiştir. Yapıların cephesinde pencere ve kapılar dışarıya bakan gözlerdir. Dış mekandaki manzara, ışık, sıcaklık, soğuk, koku ve rüzgar bu gözlerden algılanır. Pencerelerin yönleri ve sayıları arttıkça çok değişik yönlerde dışa açılırlar. Bazı çevre şartlarında bu açıklıklar dar tutulmayı gerektirmiştir. Özellikle soğuk iklimlerde pencere boşlukları küçük açılmıştır. Sıcak iklimlerde ise pencere ve kapı boşluklarının oranı daha farklıdır Bazı durumlarda sokaktan içerisi görülmemesi için alt katlara pencere açılmazken, üst katlarda sokağın üstüne taşan cumbalar yapılmıştır. (3)
Cephede kullanılan yapı elemanlarının fiziksel ve yapısal özellikleri yapı içinde tüketilen enerji miktarını önemli ölçüde etkiler. Bu elemanlarda kullanılan malzemelerin ısısal özelliği, kalınlığı, rengi yapının ısı kayıp ve kazançlarında önemli bir rol oynamaktadır. Pencereler yapıların ısı kayıp ve kazançlarında, doğal havalandırma ve aydınlatmasında önemli rol oynayarak enerji tüketimini belirler. Bu nedenle pencerelerin büyüklüğü, cam katmanı, sayısı, konumu, doğrama cinsi iklimsel özelliklere uygun olarak seçilmelidir. Türk evi cephelerinde de bu kriterler dikkate alınmıştır. Örnek verilirse kış aylarında güney cephesine yerleştirilen pencerelerden güneş ışınları içeri girerek ısı kazancı sağlanmıştır. Bu nedenle soğuk bölgelerde bulunan Türk Evi örneklerinde enerji etkinliğini artırmak için pencereler mümkün olduğu kadar güney yönüne bakacak şekilde yerleştirilmiştir. Kuzey veya hakim rüzgar yönündeki cephelerde güney cephelerine oranla daha az pencere yapılmıştır. Çoğunlukla ahşap kepenkler kullanılmıştır. Dış kapılar da soğuk iklimlerde ve hakim rüzgar yönünde oldukları zaman ısı kayıplarına neden olmaktadır. Soğuk iklimlerdeki yapıların kapıları ısı kayıplarını azaltmak için dış cephe duvarları ile aynı aksta yapılmayarak biraz içeriye çekilmiştir.  Ayrıca dış kapıdan sonra içeride de bir kapı ile mekana girilmektedir. Böylece rüzgarlık mekanı oluşturarak ısıl tampon görevi oluşturulmuştur. Çatıların yönü, şekli, malzemesi, eğimi, dış yüzey rengi ve ısı yalıtım özellikleri enerji korunumu belirler. Geleneksel Türk Evinde çatılar da iklim özelliklerine uygun şekilde tasarlanmıştır. Örnek verilirse, soğuk iklim bölgelerinde iyi yalıtılmış eğimli çatılar tercih edilmiştir. Ayrıca birçok evde dış duvarlar çatı yüksekliğince devam ettirilerek, çatılar gizli çatı şeklinde yapılmıştır. Bu uygulama hem estetik hem de enerji korunumu açısından olumludur. 
Sonuç
Günümüzde çevre sorunlarına yönelik çözüm arayışları, insanların çevreye zarar vermeden doğa ile iç içe yaşamasını sağlayabilmek amacıyla sürekli gündemde tutulmaktadır. Sanayi devrimiyle birlikte tüketim toplumunun oluşması, yapı sektöründe yeni tekniklerin kullanılması, enerjinin ucuz ve tükenmezmiş gibi görünmesine ve enerji kullanımının artmasına sebep olmuştur. Sürdürülebilirlik açısından geleneksel Türk Evinin araziye yerleşim özellikleri, topografyaya uyumu, yön seçimi, yeşil doku ve iklim verilerine göre planlandığı görülmektedir. Evlerin, yerleşimi ve tasarımıyla iklimsel ve çevresel veriler dikkate alınarak tasarlandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Geleneksel Türk Evi çatı ve cephelerinde de iklime, çevreye ve doğaya uyum, malzeme seçimi, enerji korunumu ve insan sağlığına uygun tasarımlar uygulandığı görülmektedir.  Geleneksel mimarinin kültürel, topografik ve iklimsel koşullar altında nasıl tasarlanmış olduğunu incelemek ve günümüz koşullarına uyarlamak doğru bir yaklaşım olarak kabul edilebilir. Aslında sürdürülebilir tasarım stratejilerinin Geleneksel Türk Evinde uzun zaman önce uygulandığı sonucuna varılmaktadır.
Kaynaklar
1. Alsaç, Ü., Türk Kent Düzenlemesi ve Konut Mimarlığı, İletişim Yayınları, 1993, İstanbul
2. Ergin, Y. N., “Tepe Pencereli Evler Üzerine Bir Arastırma”, Yüksek Lisans Tezi, Y.T.Ü., 1994, İstanbul
3. Seçer Kariptaş,  Boduroğlu Ş., Sarıman, E., “Geleneksel Türk Evi’nin Sürdürülebilir Tasarım Kriterleri 
Bağlamında Değerlendirilmesi” Uluslararası Ekolojik Mimarlık ve Planlama Sempozyumu, 2009, Antalya
4. Sözen, M. ve Eruzun, C., “Anatolian Vernacular Houses”, Emlak Bankası Kültür Yayınları, 1992, İstanbul
5. Yeler, G., Özek, V., “Geleneksel Konut Mimarlığının Biçimlenişinde İklim Faktörünün 
Değerlendirilmesi” Uluslararası Ekolojik Mimarlık ve Planlama Sempozyumu, 2007, Antalya
6. Fotoğraf: Şenay Boduroğlu

 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

Yangın Yönetmeliği ve Çatılar

Resmi gazetede 09/09/2009 gün ve 27344 sayı ile yayınlanan "Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönet...
25 Åžubat 2025

En İyi Çatı Malzemesi Hangisidir?

Doğru çatı malzemesini seçmek, çatının dayanıklılığını ve estetik görünümünü doğrudan etkiler....
24 Aralık 2024

Sürdürülebilir Binalar için Kaçırılan Önemli Bir Fırsat; 'Termal Enerji Depolama'

Bu makalede, bina cephelerinin yeniden düzenlenmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının (YEK) binalara entegrasyonu ve termal enerji depolamanın (TED)...
4 Nisan 2024

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Enerji & DoÄŸalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeÅŸilBina Dergisi
  • Ä°klimlendirme Sektörü KataloÄŸu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü KataloÄŸu
  • Yalıtım Sektörü KataloÄŸu
  • Su ve Çevre Sektörü KataloÄŸu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.