|
Bitkilendirilmiş Yapı Kabuğu Sistemleri(*)
Dünyada hızla gelişen ülkelerde kentli nüfusun giderek çoğalması ve kentlerin büyümesi, arazilerin değerini daha da artırarak yüksek ve yoğunluklu yapıların inşaa edilmesine sebep olmaktadır. Kentlerde yaşanan bu değişim, yeşil alan kaybının ve birçok çevre sorununun temel nedeni olarak görülmektedir. Kentlerde yapılı çevre baskısı altında yaşayanların nefes alabileceği park, bahçe vb. yeşil alanlar giderek azalmakta olup, yapılar, sokaklar ve kaldırımlar arasında gündelik yaşamını sürdüren kentli, günden güne doğadan uzaklaşmaktadır. Kentlerde yeşil alanlara daha çok yer verme arayışı, doğa ile bütünleşmeyi her fırsatta değerlendirme ve doğal kaynakların korunması dünya gündeminde yer alan önemli konulardır. Doğal kaynakların kullanımı ve geleceği, çevre sorunları, küresel iklim değişikliği gibi konular yapılı çevrede “yeşil” konusundaki duyarlılığı artırmakta[1] ve doğal ortam koşullarına sahip kentler oluşturma çalışmalarına yön vermektedir. Tarih boyunca, gerek estetik gerekse iç mekan havasını kontrol etmek amacıyla yapı duvarlarında ve balkonlarda bitki yetiştirildiğine dair çeşitli kaynaklarda bilgiler verilmektedir. Örneğin, Pompei esnafları balkonlarında yetiştirdikleri sarmaşıklarla Roma mozolelerini süslemişler, Vikingler ise duvar ve çatıları çim ile kaplamışlardır. Hindistan ve İspanyol evlerinde, 16. ve 17. yüzyılda Meksika’da, Rusya ve eskiden Sovyetler Birliği’nin parçası olan diğer ülkelerde, 18. yüzyıl Fransa’sında dikey bahçe örneklerine rastlanmaktadır [2]. Kentlerin gelişimini engellemeden ve arazilerin kullanım biçimlerini değiştirmeden[3], yeşil avlu, bitkilendirilmiş çatı ve cephe uygulamaları ile yapılarda yeşile daha çok yer verilebilmektedir. Özellikle Le Corbusier ve Frank Llyod Wright yeşil çatı teknolojisinin kullanımını savunan modern mimarlardır. Le Corbusier, çatıların kentsel yeşil mekan için önemli bir alan olduğunu ifade ederken, Wright ise binalarının peyzajla bütünleşmesi için bir vasıta olarak kullanmıştır[3]. Avrupa’da popülerliği giderek artmakta olan bu uygulamalar ve özellikle sistemin gerektirdiği altyapı işleri Almanya’da oldukça yüksek değerde bir endüstri haline gelmiştir[2]. Yapıların bitkilendirilmesinde önceleri çatı yüzeyleri ve avlular değerlendirilmiş, ancak cephelerin kapladığı alanın daha fazla olması sonucunda bu yüzeylerin bitkilendirilmesi ile hem yapıya hem de çevreye daha fazla yarar sağlayacağı çeşitli araştırmalarda incelenmiştir. Toronto Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, örnek dikey bahçe inşa edilmiş, hava sirkülasyonu, enerji tüketimi ve soğutma için harcanan enerji miktarında azalma olduğu tespit edilmiştir. Aynı araştırma dikey bahçelerin yaygınlaşmasının önündeki bilgi ve bilinç eksikliği, uygulama için teşvik eksikliği, maliyet esaslı engeller, belirsizlik ile ilgili teknik sorunlar ve riskler gibi engellerin azaltması konularında yardımcı olmuştur[2]. 20. yüzyılın sonlarında ise sürdürülebilirlik kavramı ile yapıların bitkilendirilmesi ile ilgili uygulamalar hızlı bir sürece girmiş, özellikle yeni yapılarda artan bir yoğunlukta kullanılır hale gelmiştir. Yüksek ve yoğun yapılaşmanın olduğu kentlerde cephe alanlarının büyüklüğü gözönüne alındığında, kentlerin yeşillendirilmesinde bitkilendirilmiş cephe sistemlerinin kullanımı mantıklı bir strateji gibi görünmektedir. Bitkilendirilmiş çatılarda olduğu gibi bitkilendirilmiş cephelerden de yağmur suyu akış hızını, kentsel ısı adası etkisini ve enerji tüketimini azaltması beklenmektedir[2]. Bu sayede kentsel çevrede ekolojik, estetik, psikolojik ve ekonomik birçok yararlar elde edilebilmektedir[3]. Bu sistemlerin uygulanmasında kullanılacak yapı malzemelerinin doğal çevre ve kaynakların korunmasına, çevre kirliliği yaratmamasına dikkat edilmesi, insanların içinde bulunduğu ortamların yaşam konforunun yükseltilmesi açısından oldukça önemlidir. Bu çalışmada, bitkilendirilmiş cephe sistemlerine ait uygulama yöntemlerinin yapısal bağlamda, Türkiye’de ve yurtdışında gerçekleştirilmiş çeşitli uygulamalar üzerinden incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın kentlerin nefes alan mekanlarını oluşturan doğal çevrenin yapı kabuğuna entegrasyonu ile sürdürülmesi çalışmalarına ve “Yeşil Pazarlama” sürecinde tüketicilerin bilgi ve bilinç düzeyinin de geliştirilmesine önemli bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bitkilendirilmiş Yapı Kabuğu Uygulama Yöntemleri Günümüz modern mimarisine yeni bir anlayış getiren “Dikey Bahçe”, özellikle büyük kentlerde yapılı çevrede daha çok yeşil etkisini artırmak üzere üretilen en iyi çözümlerden biridir. Yapı boyunca yükselen duvarlar, kapalı ya da açık kurgulanmış olan iki mekân arasındaki sınırı oluşturmaktadır. Dikey bahçeler, yapıda dış duvar üzerine ya da bahçe, yol vb. ayrım duvarı olarak da kullanılabilmektedir (Resim 1). Açık mekânları ayıran duvarlarda topografya, kullanım biçimi vb. duruma göre malzemesi, yüksekliği, kalınlığı, geçirgenliği ve düzenlemesi değişebilmektedir. Dikey bahçeler bir duvara eklenmiş dekoratif bir öğe olmaktan çok kasvetli bir avluya, gri bir caddeye ya da soğuk bir modern yapıya yeşil doku ile hayat vermektedir[4]. Kentin içinde yer alan büyük inşaat alanı çevresi ya da ulaşım ağı içinde bu tip dikey bahçe uygulamaları da söz konusu olmaktadır. Doğrudan dış ortama açık alanlardaki uygulamalarda en az sulama gerektiren ve uygulandığı iklime uygun, dayanıklı tipteki bitki seçimi, uzun vadede dikey bahçe olarak kullanılacak sistemi doğrudan etkilemektedir. Dikey bitkilendirme sistemlerinde bitki seçimi, bitkiyi besleyen toprak ya da topraksız sistem, sulama tekniği ve uygulama yüzeyi alt konstrüksiyonuna bağlantısı çeşitli yöntemlerle çözülmektedir[1]. Dikey bahçelerin “yenilenebilir” bitki ile donatılmasında hidrofonik (hydroponic-topraksız sistem) bahçe ilkeleri kullanılmaktadır. Hidrofonik yöntem, bitkileri çözünmüş besinler içeren suda yetiştirme tekniğidir. Bu teknik, özel olarak tasarlanmış kafes sistemleriyle birlikte kullanılarak cephelerde renk, çeşit, doku sınırlaması olmadan bitkiler için yaşama alanları oluşturmaktadır[5]. Kafeslerin istenildiği zaman hareket ettirilebiliyor olması nedeniyle böcek ve hastalıklar açısından bakımı kolaydır. Hidrofonik yöntemde toprak ortadan kaldırılarak bahçenin ağırlığı azaldığı için sistemi taşıyan elemanların oluşturduğu yükün yapıya olan etkisi de azaltılmış olmaktadır[3]. Suyun, her panelin üstüne gelecek şekilde ayarlandığı sistemde sulama işlemi, bitkilerin de yardımıyla damlama etkisiyle aşağıya doğru akarak oldukça kolay bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Suyun sistemde kalması ve yeniden kullanılabilir olması ile su maliyeti de düşük olmaktadır. Kontrollü bir sistem olduğu için beslenme bakımından kirlilik yaratmamaktadır [6]. Uygulama sonrası en önemli konu bitkilerin bakımıdır. İklim, yer ve tip seçimi, detaylar ve asgari bakım olanakları bir bütün olarak sonuç ürün elde etmede etkindir. Bitkilerin hayati/yaşamsal fonksiyonlarının gerçekleşebilmesi için etkin şekilde tasarlanmış, sağlam, uzun ömürlü, görülebilir ve kolayca kontrol edilebilir bir su kaynağı ve sulama sisteminin oluşturulması gerekmektedir. Su kaynağının tükenmesi ve fark edilememesi durumunda bitkiler kısa sürede canlılığını kaybedebilmektedir [7]. Bitkilendirilmiş yapı kabuğu uygulamaları metal çit, modüler ve panel sistem bitkilendirme gibi çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilmektedir[1]. Metal Çit Sistem Bitkilendirme Metal çit sistem bitkilendirme (Resim 2), önceden belirlenmiş doğrultuda ve boyutta yeşil bir perde veya yarı geçirgen bir yeşil doku oluşturmak için uygun bir yöntemdir. Bu uygulama yönteminde çeşitli şekillerde metal çitler kullanılarak hareketli ve farklı yeşil doku görünümleri elde edilebilmektedir. Metal çitin şekline, iki veya üç boyutlu oluşuna göre çit yüksekliği, yaklaşık 450 cm yüksekliğe kadar değişebilen ölçülerde uygulanabilmektedir. Bu uygulamada öncelikle seçilen bitki tipinin sarmaşık türü (tırmanıcı bitki) olmasına dikkat edilmelidir. Bitki, doğrudan veya önceden saksılarda yetiştirilip uygulama alanına saksılarla getirilerek zemin toprağına ekilir ve sulaması zeminde gerçekleştirilir[1]. Bu uygulamada sarmaşık türü bitkilerin sulama ihtiyacının karşılanması ve bakımının yapılması gelişimleri açısından oldukça önemlidir. Bitkilerin su ihtiyacı damla sulama sistemi ile gerçekleştirilmektedir. Toprak üzerinde görünür şekildeki plastik boru yüzeyine köklere yakın olarak yerleştirilen damlatıcılar vasıtasıyla bitkinin ihtiyacı olan su köklere ulaştırılır [8,9]. Böylece metal çit düzlemi veya yüzeyi boyunca sarmaşık türü bitki gelişimini sürdürerek zamanla tüm cephe bitki örtüsü ile kaplanacaktır. Metal çit sistemi oluşturan paslanmaz çelik ızgaraların (60x60cm) döşeme hizasında belirli noktalarda alt konstrüksiyona montajını ve sulama sistemini ifade eden bitkilendirilmiş cephe detayı Şekil 1’de verilmiştir. Modüler Sistem Bitkilendirme Yapının cepheleri üzerine veya alt konstrüksiyonuna çeşitli büyüklükteki ve formdaki saksıların yerleştirilmesiyle oluşturulan bir sistemdir. Çeşitli form ve büyüklükteki saksılar üst üste ve/veya yan yana dizilerek cephede yeşil yüzeyler oluşturulabilmektedir[1]. Sistemin modüler şekilde düzenlenebilir olması, gerektiğinde her bir saksıdaki bitkinin gübreleme ve kök budama işlemlerinin kolay bir şekilde gerçekleştirilmesine imkan sağlamaktadır. Sulama sisteminin etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için modüler sistemde yerleştirilmiş saksılar arasında belirli noktalarda deliklerin açılması ve dikey yönde sıvı akışının sağlanması gerekmektedir. Bu sayede sıvı gübre ve besinlerin damlama sulama sistemi ile bitkilere geçişi sağlanabilmektedir (Şekil 2). Damlama sulama sistemi genellikle bitkilendirilmiş cephe sistemini oluşturan modüllerin en üst sırasına yerleştirilir. Böylece üstteki saksıdan bir alttaki saksıya suyun akışının sağlanması ile sistemdeki tüm bitkilerin sulama ihtiyacı karşılanmaktadır[11]. Saksı modüllerinin, uygun sabitleyici vida ve elemanların kullanılmasıyla betonarme, tuğla, ahşap, alüminyum ve metal levha elemanlar gibi farklı malzemelerden inşaa edilmiş cephe veya düşey taşıyıcı elemanlar üzerine montajı gerçekleştirebilmektedir (Şekil 3). Panel Sistem Bitkilendirme Panel sistem bitkilendirme doğrudan cephe üzerine uygulanabildiği gibi alt konstrüksiyon üzerine de uygulanabilmektedir (Şekil 4). Özellikle dış cephede yüksk ısı oluşumunun azaltılmasında olumlu etkisi olan bir uygulamadır[1]. Esnek ve modüler sisteme sahip, şiddetli yağmurlara, rüzgar ve deprem yüklerine dayanımlı, her türlü iklim koşullarında uygulanabilir bir sistemdir[7]. Topraklı ve topraksız (hydroponic) olarak uygulanabilmektedir. Bitki seçimi, mevsimsel ve bitkinin özelliklerine bağlı renk çeşitliliği uygulamalarda görsel etki açısından farklı olanaklar sunmaktadır. Bitkilerin su ihtiyacını karşılamada atıksu ya da yağmur suyundan da yararlanılmaktadır. Expo 2005 Aichi Japonya Dünya Fuarı’nda sarmaşıklar, rengarenk çiçekler ve meyveler olmak üzere 200 farklı türde, 200.000’den fazla bitkinin birarada bulunduğu, 12 metre yüksekliğinde ve 150 metre uzunluğunda “Bio Lung” (Resim 3) adı verilen dünyanın en büyük bitkilendirilmiş cephe uygulaması panel sistem ile gerçekleştirilmiştir[14]. “Bio Lung” uygulaması görsel açıdan bakıldığında, gökdelenler ile sıkışmış bir kentin yeşil alan ihtiyacının karşılanmasında, çevresel kirliliğinin azaltılmasında cephelerin bitkilendirilmesinin çatı bitkilendirilmesine göre çok daha etkili olacağı konusunda ve gelecekte çevre donanımları için bir model oluşturmuştur [16]. Bitkilendirilmiş Yapı Kabuğu Uygulama Örnekleri Dünyada özellikle büyük kentlerde giderek yaygınlaşan “dikey bahçe” uygulamaları son yıllarda ülkemizde de görülmeye başlanmıştır. İlk örneklerine otoyol kavşaklarında rastladığımız bu uygulamalar görsel olarak çevrede olumlu bir etki yaratırken, taşıtların hava kalitesine verdiği zararın azaltması açısından da önemli bir rol oynamaktadır (Resim 4, 5). Antalya, Manavgat’ta bulunan “Asteria Elita Resort” oteli cephesinde panel sistem kullanılarak hem topraklı hem de topraksız (gabion kaplama-taş dolgu) dikey bitkilendirme uygulaması gerçekleştirilmiştir (Resim 6). Antalya, Belek’te “Maxx Royal” otelinin cephesi de panel sistem bitkilendirme yöntemiyle gerçekleştirilmiş diğer bir uygulama örneğidir (Resim 7). “Duke Üniversitesi” yerleşkesinde (Resim 8) altı farklı kısımda olmak üzere toplam 207m2lik bir alanda panel sistem ile bitkilendirme gerçekleştirilmiştir. Uygulamalardan iki tanesi yerleşke içindeki bir yapının ön ve arka cephesinde bitkilerin lineer formda dizilişi ile oluşturulmuş, diğerleri ise yerleşke giriş kapılarında uygulanmıştır. İlk olarak kayıtlar ve çerçevelerin duvara montajı tamamlanmış, daha sonra uygulama alanına getirilen paneller forkliftler kullanılarak duvara yerleştirilmiştir[7]. “Vancouver Uluslararası Havalimanı”nın (Resim 9) uluslararası yolcu kapısı kısmında bulunan15 metre yüksekliğinde 195 m2lik cephe, bölgedeki “Coastal Dağları”nı simgeleyen çeşitli bitki türlerinin kullanımıyla farklı doku ve desenler oluşturularak panel sistem ile bitkilendirilmiştir. Kuzey ikliminin özelliklerine göre soğuya ve rüzgara dayanıklı bitki türleri kullanılmıştır. Bitkilerin şantiye alanına getirilmeden önce paneller üzerinde birkaç ay süre ile büyümeleri beklenmiş, sonrasında çerçeveler, paneller ve sulama sistemi montajı yaklaşık 20 günde tamamlanmıştır. Projenin oldukça soğuk ve dondurucu iklime sahip bir bölgede gerçekleştirilmesi nedeniyle kış şartlarına uyum sağlayacak özel sistemler ve montaj şekilleri uygulanmıştır [7]. Zurih’te “Innenhof Westpark” yapısının avlusunda karşılıklı iki cephe arasına sabitlenmiş taşıyıcı halatlara, zemin üzerine monte edilmiş çelik halatlar bağlanarak tırmanıcı bitki türü ile metal çit sistemde bitkilendirme yapılmıştır (Resim 10). Cephe önünde oluşturulan bu sistemle, yaz aylarında yapıya gölge sağlanarak avluya bakan cephelerde geniş pencerelerin bulunduğu ofis mekanlarının direk güneş ışığından korunması ve günışığının kontrollü bir şekilde iç mekana geçişinin sağlanması amaçlanmıştır[19]. Amsterdam’daki Rembrant Parkı için hizmet verecek karma fonksiyonlu “Sportplaza Mercator” projesinde yapı kabuğu, bodur çalılardan ve yer örtücülerden meydana gelen yaklaşık 5000 tür bitki kullanılarak gözenekli bir yüzey oluşturacak şekilde kaplanmıştır (Resim 11). Üç katmanlı elemanlarla oluşturulan modüler bir sistemle tüm yapı kabuğu (cephe, çatı) bitkilendirilmiştir. Bu katmanlar, yapıya sabitlenmiş çelik örgü elemanlar, çelik örgülerin iç yüzeylerine sabitlenmiş koruma levhaları ve üzerinde ince bir dış levha şeklindedir. Dış katmanlar, metal çerçeve ve düzenli olarak oluşturulmuş boşluklara saksıların yerleştirildiği keçe kaplı plastik levhalardan oluşmaktadır. Bitkilerin büyümesini sağlayan besin yönünden zengin olan su, sistemin içine yerleştirilmiş otomatik hidrofonik sulama yöntemi ile bitkilere aktarılmaktadır [8]. Fransa’daki “Gıtes Ruraux-Kırsal Kulübeler” alışılagelmiş tatil yapılarından farklı olarak ziyaretçilerine doğayla iç içe olabilme fırsatını sunan konuk evlerinin bulunduğu bir tatil köyüdür (Resim 12). Yapının tasarımındaki temel fikir, mimari ile yapının içinde bulunduğu doğanın iç içe olmasıdır. Yapının cephesi boyunca toprağa sabitlenerek oluşturulan ahşap düşey elemanlara metal çitlerin monte edilmesiyle bitkilerin çit boyunca belli bir form oluşturarak büyümesi sağlanmaktadır. Cephelerde form, yoğunluk ve renk bakımından çeşitlilik sağlanabilmesi amacıyla herdemyeşil ve kışın yapraklarını döken çeşitli türde farklı bitkiler bir arada kullanılmıştır. Dikey bitkilendirme yapıların dış yüzeylerinde uygulanabildiği gibi iç mekanlarda da uygulanmaktadır. İstanbul Nuruosmaniye’deki “Armaggan Alışveriş Merkezi”nde (Resim 13), dört tarafı kapalı beş katlı binanın aydınlanma boşluğunda yer alan duvar yüzeyi bitkilendirilerek iç mekanda doğal ortam etkisi estetik olarak sağlanmaya çalışılmıştır [20]. Ekolojik/çevre dostu yapılardan biri olarak bilinen “Bertschi School-Seattle” okul yapısında kendiliğinden sürdürülebilir su yönetimi sisteminin oluşturulması ile üç adet 4 metre yüksekliğindeki ağacın verebileceği oksijen oluşumunu sağlayan, havada toz ve toksin oluşumunu engelleyen bir iç mekan bitkilendirilmiş duvar uygulaması Resim 14’te görülmektedir[7]. Sıfır enerji ve su tüketimi ile gerçekleştirilmiş yapı anlamına gelen, “yaşayan yapı” (living building) kavramına örnek olarak gösterilen “Bertschi School”daki dikey bahçe uygulamasında şehrin su ihtiyacının karşılandığı kaynaklardan su tüketilmemesine, yapıda drene edilen suyun şehrin drenaj sistemine aktarılmamasına ve geri dönüştürülmüş suyun kullanılmasına dikkat edilmiştir. Sulama sistemi, suyun güvenilirliği ve kalitesi konuları dikkate alınarak dersliklerdeki su havuzlarında kullanılmak üzere suyu filtre eden bir organik filtre görevi görecek şekilde tasarlanmıştır. Mevcut atıksu miktarını belirlemek için duvar üzerine sensörler yerleştirilmiştir. Atıksu miktarının çok düşük olduğu zamanlarda sensörler, sistemi alternatif kaynak olarak yağmur suyu sistemini kullanacak şekilde harekete geçirmektedir [7]. Son yıllarda kentlerdeki yeşil izi artırma adına tasarım aşamasında bitkilendirme çalışmalarına da yer verilmektedir. İtalya’nın Milano şehrinde yüksek yoğunluklu bir bölgede 2008 yılında inşaatına başlanan “Bosco Verticale-Dikey Orman” (Resim 15) kule bloklarının cephe karakterinde yeşilin entegrasyonunun denendiği bir projedir. 2013 yılında tamamlanması planlanan projede doğal bitkilerin cephe üzerinde konumlandırılması ile sıcak yaz aylarında gölge, soğuk hava koşullarında mikro-iklimlenme sağlayan, havadaki tozu filtre eden “akıllı cephe”ler oluşturulmaya çalışılmıştır. Kuleler 80 ve 112 metre yükseklikte olup, cephe yüzeyleri bir hektar ormana eşdeğer olan yaklaşık 480 adet büyük ve orta büyüklükteki ağaçlar ile 250 adet küçük boyutlu ağaçları kapsamaktadır[21]. Milano’da inşaa edilen bu iki kule yenilikçi tarzı ile binaların yaşanabilir alanı içinde, yüksek katlı yapılaşmanın yaygın olduğu günümüz koşullarında zemin üzerinde kaybolan yeşil alanların kazanılmasını hedeflemektedir. Şehirde yaşayanlar için ayrı bir avantaj sunan bu kuleler, kat sakinlerine kendi daireleri içinde özel bir peyzaj alanı sunmaktadır. Katlar arasında bitkilerin dengeli dağıtılmasına dikkat edilmiştir. Büyük bir yüzey kaplayan bina dış cephelerinin yeşil ile entegrasyonu, kentin doğal hayatı bakımından önemlidir. Gıda ve barınak olanağı sunan bu bitkisel ortam, gelişmekte olan hayvanlar için güvenli bir sığınak oluşturarak yerküredeki biyolojik çeşitliliğin korunmasına yardımcı olmaktadır [21]. Sonuç Kentlerdeki nüfus artışı yüksek ve yoğunluklu yapıların inşaa edilmesine sebep olmaktadır. Kentlerde yaşanan bu değişim ile park, bahçe vb. yeşil alanlar giderek azalmakta olup yapılar, sokaklar ve kaldırımlar arasında gündelik yaşamını sürdüren kentli günden güne doğadan uzaklaşmaktadır. Kentlerde yeşil alanlara daha çok yer verme arayışı, doğa ile bütünleşmeyi her fırsatta değerlendirme ve doğal kaynakların korunması giderek önem kazanmaktadır. Arazi kullanımı ve gelişimini aksatmadan yapıların çatılarında, avlularında, iç ve dış duvarlarında kısacası tüm yapı kabuğunda bitkilendirme çalışmaları ile kentlerde yeşil dokuya daha çok yer verilebilmektedir. Dünyanının her yerinde kullanımı giderek yaygınlaşan bitkilendirilmiş cephe uygulamaları, özellikle Avrupa’da sistemin alt yapı gereksinimleri bakımından önemli bir endüstri haline gelmiştir. Ancak, bu tür uygulamalar hem yapı yükünü hem de maliyetini önemli oranda artırması nedeniyle genellikle yüksek yapılarda tercih edilmemektedir. Yapıların bitkilendirilmesinde önceleri çatı yüzeyleri ve avlular değerlendirilmiş, ancak cephelerin kapladığı alanın daha fazla olması sonucunda bu yüzeylerin bitkilendirilmesinin de kentsel ölçekten yapı ölçeğine kadar yararlı olacağı yapılan araştırmalarda belirtilmiştir. Bitkilendirme yapılacak yüzeyin; bitki yetiştirmeye uygun olup olmadığı, kar, rüzgar yükü ve bitkilendirme sonrasında oluşabilecek yükü taşıyıp taşıyamayacağı, bitki türlerinin özellikleri ve bitkilerin yerleştirileceği elemanların sistemleriyle ilgili özellikler uygulamaya geçmeden önce tasarımcı, uygulayıcı, üretici ve bakım personeli tarafından değerlendirilmelidir. Tasarım aşamasında bitkilendirme detaylarının düşünülmesi bitkilendirilmiş cephe uygulamalarının daha doğru ve daha hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesine katkı sağlayacaktır. Termal yalıtım ile enerji masraflarında tasarruf, çevre değerinin yükselmesi ile proje pazarlamada ve emlak değerinde artış, fiziksel dış etkilere karşı taşıyıcı sistemin ve cephe malzemesinin korunarak ömrünü uzatma gibi ekonomik yararlar elde edilmektedir. Ekolojik yararlar; yaban hayatı habitatı ve biyolojik çeşitlilikte gelişme, bitkilerin biyolojik faaliyetleri ile karbondioksit miktarında azalma, toz ve mikropların emilimi, oksijen miktarında artış ve hava kalitesinde iyileşme, yağmur suyunun kirletici kimyasallardan, ağır metal ve organik bileşenlerden arınması, UV ışınlarının ve aşırı sıcaklık değişikliklerinin zararlı etkilerine karşı koruma, kent ısı adası etkisini azaltma (daha fazla bitki örtüsü = daha az sıcaklık), yağmur suyunun aşırı ölçüde yüzeysel akışını önleme olarak sıralanabilir. Mekanlar görsel olarak estetik özellik kazanırken, havaalanı çevresindeki ve uçuş hatları altındaki alanlarda gürültü izolasyonunun sağlanması, dış ortam gürültü seviyesinin rahatsız edici etkisinin azaltılması, yangın güvenliğinin yükseltilmesi ile de psikolojik olarak bireyler üzerinde zihinsel ve ruhsal açıdan olumlu etkileri olduğu belirtilmektedir. Dünyada çatı yüzeylerinin bitkilendirilmesi konusunda bir standartlaşma söz konusu iken cephelerin bitkilendirilmesi ile ilgili henüz bir standart bulunmamaktadır. Özellikle Avrupa ülkelerinin yeşil çatılar ile ilgili mevzuatlarının uygulamada oldukça etkin bir şekilde kullanıldığı bilinmektedir. Ülkemizde giderek büyüyen ve sektörde önemli bir pazar durumuna gelen bitkilendirilmiş cephe çalışmalarının yaygınlaşmasında; gerekli yönetmeliklerin ve standartların oluşturulması, yerel yönetimlerin de konuya olan duyarlılıkları ve destekleri oldukça önemlidir. Mevcut uygulama ve çalışmaların giderek artması kısa sürede bu eksikliğin tamamlanacağının bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Doğal çevrenin yapı kabuğuna entegrasyonu ile kentlerde nefes alan mekanlara yer verilmesinin yanı sıra önemli oranda enerji ve kaynak tasarrufu sağlanmış olacaktır. Kaynaklar
İlginizi çekebilir... Sürdürülebilir Binalar için Kaçırılan Önemli Bir Fırsat; 'Termal Enerji Depolama'Bu makalede, bina cephelerinin yeniden düzenlenmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının (YEK) binalara entegrasyonu ve termal enerji depolamanın (TED)... Bina Cephelerinde Hava Sızdırmazlığı ve Isı Kaçakları Belirleme TestleriBina cepheleri dayanıklılık, konfor ve enerji verimliliği bağlamında en önemli yapı bileşenlerdendir. Bina cepheleri aşağıdaki ve benzeri fonksiyonlar... Tavan Arasındaki (Attics) Çatı Pencerelerinden Karşılıklı Havalandırmanın Tahmini(*)EN 16798-7:2017, 60°'nin altında bir eğime sahip çatılardaki pencerelerin, yönelimleri ne olursa olsun rüzgâr üstüne (tarafına) dâhil edilmediğ... |
|||
©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.