Kontek Otomasyon 25. Yılını Kutluyor

TOLGA MURAT ÖZDEMİR
Kontek Otomasyon Yönetim Kurulu Başkanı

Bildiğiniz gibi Kontek Otomasyon, endüstriyel otomasyon ve enerji verimliliği konusunda faaliyet gösteren bir elektrik mühendisliği firması. Konar Enerji ise 2012 yılı sonunda yüzde 100 Kontek’in iştirakiyle kurulmuş, yenilenebilir enerji konusunda faaliyet gösteren hem yatırımcı, hem de kurulumcu mühendis kimliğiyle birlikte kendini güneş enerjisi sektörüne adamış, projeler üreten, yatırımlar yapan yine bir mühendislik firması. Bu yıl 25. yılımızda, gelişen her iki sektörün de birbirine yakınlaşmasıyla birlikte dünyada artık sadece solar değil, “Soların da Ötesi, “Enerji ve Ötesi” konseptinde bu iki firmayı birleştirme kararı aldık. 25. yılımızda bunu yapıyor olmanın bir anlamı var. Artık yeni dönemde aslında her iki sektörün de daha fazla yakınlaşması gerektiğini, yakınlaşacağını, bu dönüşümün sektörde de yaşanacağını düşünerek bu birleşmeyi yapıyoruz.

Türkiye gelişen ve gelişmekte olan bir ülke. Jeopolitik konumu itibariyle de birçok şeyin yaşandığı bir ülke. O kadar hızlı ve sıcak bir coğrafyada yaşıyoruz ki bazı gelişmeleri öngöremiyoruz. Bulunduğumuz coğrafya itibariyle gerek iç kaynaklı, gerek dış kaynaklı bir sürü gelişme yaşandı bu 25 yılda ve endüstri ile beraber biz de bu gelişmelerden etkilendik. Bundan 25 yıl önce ilk Kontek Otomasyon’u kurduğumuz gündeki iş yapma şeklimiz ile şu günü kıyasladığımız zaman çok farklı olduğunu görebiliyoruz. Her şey o kadar hızlı gelişiyor ki onlara ayak uyduramaya çalışırken geçmiş unutulabiliyor. Hızlı değişen dünyada hem teknolojik gelişmelere ayak uydurmak zorundaydık, hem de krizlerle geçirilen son 25 yılda ayakta durmak zorundaydık. Nakit akışı, yatırımlar gibi birçok konuya dikkat etmek gerekiyor. Piyasa kötü; alacak-borç ilişkileri, döviz kurları hassas. Faizler iniyor-çıkıyor. Şirketimiz 25 yıldır ayakta, başarılı bir şekilde yoluna devam ediyor. Belli noktalarda belli değişimleri yapabildik. Bunda da şirket hissedarlarımızın kurumsal olmayı ön planda tutma tutumları ve iradeleri belirleyici oldu. Hala aynı ortaklık yapısıyla ve hissedar yapısıyla yürüyoruz. Hiçbir hissedarımız şirketi bırakıp gitmedi ve bütün hissedarlarımız hala şirkette bir çalışan. Hem çalışan pozisyonu hem de hissedarlık pozisyonunu bir arada götüren ender firmalardan birisiyiz. Bir “kolej takımı”, “bir aile” gibi güven ilişkisiyle Kontek’i 25 yaşına getirdik. Umarım bir 25 yıl daha gençlerle birlikte bunu götürebiliriz.

Enerji ve otomasyonu birleştirdik, mühendislik tecrübemizle harmanladık
Biz hep enerji sektörünün içinde bir firma olduk. Kontek tarafında, asenkron motorlarda enerji tasarrufu ve verimliliği konusunda 25 yıllık faaliyet gösteren bir firmayken, bunu otomasyonla birlikte optimizasyon amaçlı da kullandık. 2012 yılından itibaren enerji üretiminin ve yenilenebilir enerjinin de içinde olarak bunu daha yeni trendlerde alternatif enerji kaynaklarıyla birlikte enerjinin hem üretiminde ve aynı zamanda da verimli olarak tüketiminde var olan bir firma olduk.

Dünya, yüzünü enerjiye döndü
Son zamanlarda özellikle Konar Enerji’nin odaklandığı güneş enerjisi oldukça popüler oldu.

Sadece Türkiye’de değil dünyada da öyle. Çünkü Paris Konferansı ile birlikte 2015’te artık yeni bir dönem açıldı. Dünyada artık gidilecek bir yer olmadığı anlaşıldı. Müthiş bir global ısınma var.

Sadece fabrikalar değil, bireyler de enerji üreticisi olacak
Elektrik enerjisinin önemi giderek artıyor ve artacak. Artık enerjinin üretiminde merkezi üretimden dağıtık yapıya geçme konusunda adımlar atılması gereken bir döneme giriyoruz. Enerji her yerde ve hemen tedarik edilmek istenecek. Arabayı bir istasyona yanaştırıp 10 dakika içinde şarj etmek isteyeceksiniz ama orada o gücü sağlayacak bir santralin, bir kaynağın olması gerekiyor. Bunu sağlamak hiç kolay değil. Bugün Türkiye’de araçların yüzde 50’sinin elektrikli araca dönüştüğünü düşünecek olursak, şebekenin bunu kaldıracak durumda olmadığını görürüz. Keban’da üretip Bilecik’te bir istasyonda aracın elektriğini karşılayabilecek bir şebeke bulunmuyor. Şimdi bu büyük dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor. Fabrikalar da en fazla enerjinin tüketildiği yerler. Fabrikalarda bir şekilde bu enerjinin üretilmesi lazım. Enerji, tüketilen yerde üretilebilmeli, Keban’dan elektrik enerjisi gelmesi beklenmemeli. Tabii ki bu çok akıllı bir şebeke ve üretim yönetimi gerektiriyor. Sadece fabrikalar da değil tabii; “Tüketicinin de üretici olması” lazım. “Prosumer” kelimesi bunu çok güzel tanımlıyor.

Herhangi bir tüketici evinin çatısında kendi ürettiği elektrikle “Prosumer” olacak. Fabrikalar bir yana kişilere kadar inecek bu dağıtık yapı. 2026’da artık fosil yakıtlı bir araç da üretilmeyecek. Dolayısıyla dağıtık bir şekilde yenilenebilir enerji kaynaklarıyla şebekeyi daha dengeleyecek, belki batarya teknolojiyle birlikte destekleyerek daha akıllı şebekeler inşa etmek ve yönetmek gerekecek. Enerji yatırımlarını kişilere kadar indirebilmek için ulusal bir politika yürütülmeli. Çünkü 2020-2030 yıllarından itibaren artık elektrikli araçların yollarda olacağını düşünür dağıtık yapıyı oluşturabilir ve bu dönüşümü sağlayabilirsek cari açığın da önüne geçeriz.

Tabii sadece bu yetmez. Cari açığı kapatmak için üretime dayalı bir endüstrinin olması şart. Ve bu endüstri batarya, elektrikli araç, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi veya alternatif enerji kaynakları gibi bir sanayiye sevk edilirse o zaman kendi enerjisini ve teknolojisini üreten, cari fazla veren bir ülke haline geliriz.